Travmalar ve Ait Olma İhtiyacı: Saksı Olmanın Faydaları

Şeyma Diş

Şeyma Diş

Travmalar ve Ait Olma İhtiyacı: Saksı Olmanın Faydaları

The Perks of Being Wallflower- Stephen Chbosky (2012)

The Perks of Being Wallflower- Stephen Chbosky (2012)

Stephen Chbosky yönetmenliğinde bir film olan Saksı Olmanın Faydaları (The Perks of Being Wallflower); yine Stephen Chbosky tarafından 1999 yılında yazılan ve The New York Times’ın çok satanlar listesinde yer alan aynı adlı kitaptan sinemaya aktarılmıştır.
relate-banner

Film Logan Lerman’ın canlandırdığı ana karakter Charlie üzerinden sorunlu geçen bir çocukluğun ardından, kaygılı ve çekingen bir ruh haliyle, kendini arama çabası içinde olan bir ergenin liseye başladığı zamanı ele alıyor. Film, Charlie’nin kaybetmekten korku duymayacağı, onu asla yargılamayacak ve onu her zaman anlayabilecek olan hayali bir mektup arkadaşına yazdığı mektupla başlıyor. Böylece biz de Charlie’nin iç dünyasına adım atıyoruz. Mektup arkadaşına ertesi günün lisedeki ilk günü olduğunu ve bu yüzden fazlasıyla endişeli ve stresli olduğundan bahsedişini izliyoruz. Kendini diğer insanlardan, yani kendi tanımınca “normal” olanlardan hep farklı hisseden Charlie, bu farklılığının daha önce olduğu gibi lise yıllarında da kendisinin dışlanmasına, kategorize edilmesine ve yargılanmasına sebep olacağını düşünüyor. Bu yüzden kendini dış dünyaya tamamen kapatmayı tercih eder. Lisedeki ilk gününde insanlara selam vermekten ve onlarla tanışmaktan çekinip yalnız başına yemek yemesi; İngilizce dersinde cevaplarını bildiği halde sorulara cevap vermekten kaçınması da hep bu yüzdendir aslında.

Charlie’nin bu endişeleri, ergenlik döneminde olan herhangi bir gencin yaşama ihtimali olan endişeler olsa da, film boyunca tekrarlanan yalnızlık ve kimsesizlik hissi bize sosyal anksiyete durumunu hatırlatıyor. Film boyunca gireceği yeni ortamlara ayak uyduramama endişesi, sevilmeme ve kabul görmeme korkusu gibi hisleri oldukça yoğun yaşadığını fark ediyoruz. Bu sosyal anksiyetenin temelinin nereden gelebiliyor olacağını düşündüğümüzde ise film bize Charlie’nin çocukluğundan alıntı yaparak halası tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını gösteriyor. Kız kardeşinin erkek arkadaşı tarafından şiddete maruz kaldığına şahit olmasıyla bir geriye dönüş (flashback) yaşayan Charlie, Helen halasını hatırlar ve biz de Helen halasıyla ilk defa o sahnede tanışırız. Böyle bir travmaya sahip olmak ve bunu çocukluğundan bu yana kimseyle paylaşamamış olmanın getirdiği yalnızlık ve içine kapanma duygusu Charlie’nin deneyiminde kendisini sosyal anksiyete olarak ortaya çıkarıyor. Bu durumun kendisinin hayatını nasıl etkilediğine şahitlik ediyoruz.

Charlie bir süre okulda daha izole takılıyor olsa bile, bir futbol maçında tanıştığı Sam ve Patrick adlı kardeşler onun hayatına heyecan getiren ilk isimler oluyor. Patrick esprili, kendine has tavırları olan bir son sınıf öğrencisidir. Sam ise Charlie gibi müziği seven, eğlenceli ve bir o kadar da güzel bir kızdır. Charlie, ilk gördüğü anda Sam’dan hoşlanır fakat bir erkek arkadaşı olduğunu öğrendikten sonra çok yakın arkadaş olmaya razı olur. Zaten Charlie için Sam’e hissettiği duyguları belli etmek oldukça zor bir durumdur. Sam ve Patrick ile tanıştıktan sonra artık onların arkadaş grubuyla zaman geçirmeye başlayan Charlie, kendini bir gruba, bir yere ait hissetmenin verdiği mutlulukla hayatını yavaş yavaş yoluna koymaya başlar. Artık geçmişin kendisini eskisi kadar rahatsız etmemeye başladığını fark ederiz. Aynı arkadaş grubundan Mary Elizabeth adında bir kızla sevgili olur ve hayali arkadaşına bile artık ihtiyacı kalmaz.

Filmin ilerleyen sahnelerinde Charlie’nin en yakın arkadaşının ölmüş olduğunu öğreniyoruz. Charlie yaşadığı bu kaybı bir parti ortamında arkadaşlarına açıklar. Bunun üzerine Patrick, herkesi toplayıp Charlie adına bir kadeh kaldırarak “Yeni arkadaşımıza!” der. Charlie’nin o anda verdiği cevap aslında onun iç dünyasını anlamamızı sağlar: “Beni fark ettiğinizi bilmiyordum.” Başkaları tarafından fark edilmenin, önemsenmenin ve sevilmenin açlığını yaşayan Charlie için tek bir söz motivasyonunu sağlamaya yeterlidir. Her şey yolunda gidiyorken, Noel günü geldiğinde Charlie’nin halüsinasyonları ve geriye dönüşleri (flashbackleri) tekrar onun bilincini istila etmeye başlar. Film boyunca serpiştirilen geriye dönüşler (flascbackler), Charlie ve iç dünyası hakkında daha fazla bilgiye sahip olmamızı sağlıyor.

Geriye dönüşlerde (flashbacklerde) Charlie’ye Noel hediyesi almak için arabayla dışarı çıkan Helen halasının bir kaza geçirdiğini ve öldüğünü görüyoruz. Charlie’nin yıllar sonra olsa bile bu ölüm ile ilgili içten içe kendini suçladığını anlayabiliyoruz. Mary Elizabeth’le arkadaşlıkları iyi gidiyorken doğruluk-cesaretlik oyununda yaptığı bir hata yüzünden arkadaşlarıyla arası açılır ve tekrar hayali arkadaşıyla mektuplaşmaya başlar. Bu süreçte Patrick ve onun erkek arkadaşının, birlikteyken babasına yakalandığını ve babasının, erkek arkadaşını öldüresiye dövdüğünü öğrenir. Ertesi gün okula gittiğinde bir kavga çıkar ve erkek arkadaşının zorba arkadaşları Patrick’i aralarına alıp dövmeye başlar. Charlie müdahale ederken gözleri kararır ve gördüğümüz ilk sahnede Patrick’i döven çocuklar yerde yatar ve Charlie’nin eli mordur. Bu sahnede aslında Charlie’nin geçmişte maruz kaldığı sahnelerden aldıklarını, her ne kadar onaylamıyor olsa bile kendi hayatında da nasıl yansıttığını görüyoruz. Şiddete maruz kalmanın yanı sıra, şiddete şahitlik etmenin dahi ilerleyen zamanlarda şiddete yatkınlığı artırdığını da Charlie üzerinden görmüş oluyoruz. Halasının, erkek arkadaşı tarafından şiddete maruz kaldığı anlara şahitlik eden Charlie, her ne kadar bu konuda hassas olsa da, öfke patlaması ve arkadaşını koruma içgüdüsüyle aynı şekilde şiddete başvuruyor. Bir süre sonra işleri biraz daha olsun yoluna koyup, tekrardan arkadaşlarıyla zaman geçirmeye başlayan Charlie, bu olaydan sonra düşüncelerine hakim olamadığını mektup arkadaşına itiraf eder. Bu arada Sam üniversiteyi kazanmıştır ve bağ kurduğu en iyi arkadaşlarından biri olan Sam’in üniversiteye gidecek olması da çok canını sıkmaktadır. Valizini hazırlamakta Sam’e yardım eden Charlie ile Sam arasında yine filmin ana fikrine hizmet eden şu konuşma geçer:

“Neden ben ve sevdiğim herkes, bize hiçmişiz gibi davranan insanları seçiyoruz?”

“Çünkü hak ettiğimizi düşündüğümüz aşkı kabul ederiz.”

Sonraki günlerde Sam ve Patrick’in üniversiteye gitmesiyle Charlie yeni kurduğu bağları da kaybetmiş olma hissiyle gittikçe daha da kötüleşir ve halası Helen tarafından istismar edildiği anıları tekrar gün yüzüne çıkar. Charlie bu duygulara tamamen esir olmuş halde eve geldiğinde ablasını arayıp, “Helen hala benim yüzümden öldü, değil mi?”, “Ya içten içe onun ölmesini istemişsem” diyerek suçluluk duygusu içinde telefonu kapatır ve trans haline geçer. Uyandığında kendini bir klinikte bulur.

Saksı Olmanın Faydaları (The Perks of Being Wallflower), travmatik bir geçmişe saplanıp kalmış, kendini diğer insanlardan, yani normal olanlardan farklı hisseden bir ergenin; bütün bu duygu durum karmaşasına rağmen yine de toplumda bir yere sahip olmaya, kendini bir yere ait hissetmeye ve kendisini bulabilmeye çabalayışını anlatan derin bir lise filmi.


Benzer yazılar

Kaygı Kaynaklı Olabilecek 8 Davranış

Hepimizin geçmiş deneyimlerinden ötürü geliştirdiği ve bazen başkalarına tuhaf gelen davranışları olabiliyor. İşte kaygı kaynaklı olabilecek sekiz davranış!
One Hundred Years of Solitude No.31 - Zhu Zhengming

İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu

Herkes romantik bir ilişkiye sahip olmak zorunda mı? Tek başımıza mutlu olmamız mümkün değil mi? Seçilmiş bekarlık kavramıyla tanışın!
Aşk, Büyü, Vs. - Ümit Ünal (2019)

Yaşanamamış Bir Hayatın Rüyası: Aşk, Büyü, Vs.

Birbirine aşık iki kadının toplumsal tabular sebebiyle nasıl birbirlerinden ayrı düştüklerini anlatan duygu dolu bir film.
We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need to Talk About Kevin

Hazırlıksız annenin, oğlu Kevin ile bağ kuramamasını anlatan bu film, istenmediğini hisseden çocuğun neler yapabileceğini gösteriyor.
Last Night in Soho - Edgar Wright

Karanlık Nostalji: Last Night in Soho

Film, 1960’lı yılların Londra’sında nostaljik bir rüyanın ardındaki zehirli dünyayı anlatıyor. Geçmişin travmaları bugünü nasıl etkiliyor?
The Perks of Being Wallflower- Stephen Chbosky (2012)

Travmalar ve Ait Olma İhtiyacı: Saksı Olmanın Faydaları

Saksı Olmanın Faydaları çocukluk döneminde travmatik deneyimleri olan Charlie’yi ve bunların onun hayatındaki etkilerini konu alıyor.
Yellow Bird- David Hettinger

Travma Geçmişi Olan Ebeveynler

Yaşanan travmatik olaylar kişilerin davranışlarını doğrudan etkileyebiliyor. Peki, bu travmalar kişinin ebeveynliğini nasıl etkiliyor?
Druk - Thomas Vinterberg (2020)

Tehlikeli Bir Alkol Deneyi: DRUK

Yaşamanın keyfini unutmuş orta yaş krizindeki dört öğretmenin içlerindeki coşkuyu bulmaya çalışma öyküsünü anlatan bir Danimarka filmi.
burn with desire - Billy Dinh (2020)

Terapiye Gitmeniz Gerektiğini Gösteren 9 İşaret

Terapiye gitmeli miyim? Ne zaman terapiye başlamalıyım? Bu soruları bazen hepimiz kendimize soruyoruz. Cevap bulmanıza yardımcı olacak işaretleri yazdık!
Two Fridas, Frida Kahlo (1939)

İki Frida - Resim Önerisi

İki Frida adlı esere hiç yakından baktınız mı? Frida Kahlo çektiği ayrılık acısını, yalnızlık ve çaresizlik hislerini sanatıyla gösteriyor.

footer