Zorbalık, kasten hedef kişiyi küçük düşürme amacıyla bu kişiye tekrar tekrar zarar verilmesi süreci olarak tanımlanıyor. Araştırmalar okul çağındaki çocukların %70-%80 arası değişim gösteren bir oranda zorba (bully), mağdur (victim) ya da seyirci (bystander) konumlarından birinde yer aldığını gösteriyor. Bu saldırganlığın en temel amaçları ise istediğini kısa yoldan elde etmek ve diğerleri üzerinde güçlü bir sosyal statü kurmak olarak açıklanıyor.
Zorbalık türleri dörde ayrılıyor: Sözlü zorbalık, sosyal zorbalık, fiziksel zorbalık ve siber zorbalık. Sözlü zorbalık söylemler yoluyla hedef kişiyi incitmeyi amaçlıyor. Dalga geçmek, lakap takmak, tehdit etmek bu türe ait davranışlardan. Sosyal zorbalık kişinin ilişkileri içerisindeki yerini hedefliyor. Bir çocuğu oyunlara almamak, diğer çocuklara belirli bir kişiyle arkadaşlık etmemelerini söylemek, mağdur çocuk hakkında dedikodu yaymak, toplum içinde mağdur çocuğu utandırmak sosyal zorbalık göstergelerinden. Fiziksel zorbalık çocuğun kendisine veya eşyalarına zarar vermek olarak açıklanıyor. Vurmak, tekmelemek, itmek, çocuğun eşyalarını almak/kırmak, kaba el hareketleri yapmak bu gruba giriyor. Siber zorbalık ise elektronik ortamlarda yapılan ve kişiyi utandırmaya, kızdırmaya, incitmeye veya korkutmaya yönelik her türlü agresif davranışı ifade ediyor. Sosyal medya hesaplarında kişinin istemediği görüntülerini paylaşmak, hakaret içerikli yorumlarda bulunmak, sahte hesaplar kullanarak insanları tehdit etmek gibi saldırgan davranışlar bu kategoriye giriyor.
Peki kim bu zorbalar? Çocuklardan zorbalarını tanımlamaları istendiğinde verilen yaygın cevaplardan bazıları şu şekilde:
- Diğer öğrenciler üzerinde algı yönetimi becerileri olan kişiler
- Sosyal nüfusa sahip kişiler
- Fiziksel olarak daha güçlü veya daha büyük kişiler
- Daha çok parası olan kişiler
Kısacası çocuklar zorbaların en az bir kategoride kendilerinden güçlü olduğunu düşünüyorlar ve kendilerini zayıf hissediyorlar. Bu da yapılan şiddete sessiz kalmalarına sebep olabiliyor. Bu şekilde fark edilmeyen ve önlenmeyen zorbalık vakaları dahil olan çocukların hayatlarında kalıcı travmalar bırakabiliyor. Mağdurlarda ve seyircilerde yetişkinlik dönemlerine kadar uzanabilen madde bağımlılığı, intihara meyil, fiziksel olarak kendine zarar verme eğilimi, suça sürüklenme eğilimi, anksiyete gibi olumsuz etkiler gözlemlenebiliyor ve akademik performanslarında ciddi düşüşler görülüyor. Zorbalarda ise aynı şekilde madde ve alkol bağımlılığının yanı sıra vandalizm, erken yaşta cinsel aktivite gibi etkiler görülüyor. Zorbaların yetişkinlikte kurdukları ilişkilerde istismarcı rolü üstlenme ihtimalleri de oldukça fazla. Bu sebeplerden dolayı zorbalığa karşı hem ebeveynler hem eğitimciler tarafından önleyici hamleler alınması kritik önem taşıyor.
Zorbalığa uğrayan çocuklar genellikle bunu büyükleriyle paylaşmaktan çekiniyor veya paylaşmamaları yönünde tehdit ediliyorlar. Yaşadıkları deneyim onları güçsüz, çaresiz ve yalnız hissettiriyor olabileceğinden deneyimlerini rahatça aktarmak çocuklar için zor olabiliyor. Bu yüzden çocuğun etrafındaki yetişkinlerin sinyalleri okuyabilmeleri ve destek olmak için orada olmaları gerekiyor.
Bir çocuğun zorbalığa uğradığının işaretleri aşağıdaki maddeler olabiliyor. Bir çocukta bu maddelere rastlandığında acil olarak profesyonel destek alınması gerekiyor.
- Açıklanamayan yaralar
- Kaybolan eşyalar
- Çocuğun sürekli hasta hissetmesi/ hasta taklidi yapması
- Yeme alışkanlıklarında değişiklik
- Uyku zorlukları, kabuslar
- Notlarda düşüş
- Öz saygısında azalma
- Kendisine zarar vermeye yönelik davranışlar (Evden kaçma, intihardan bahsetme vb.)
Bir çocuğun zorbalık yaptığına ilişkin aşağıdaki maddeler uyarıcı olabiliyor. Aynı şekilde gözlemlenmesi durumunda müdahale edilmesi gerekiyor.
- Kavga izleri
- Öfke seviyesinde artış
- Açıklanamayan yeni eşyalar/para
- Suçlayıcı tavır
- Aşırı rekabetçilik
- Belirli bir gruba ilişkin nefret söylemleri
- Kıskançlık
Zorbalığın önlenmesinde ebeveynlerin, diğer aile üyelerinin, arkadaşların, bu durumu gözlemleyen diğer bireylerin, okuldaki psikolojik danışmanların ve eğitimcilerin attığı adımlar etkili sonuçlar verebiliyor. Çocukların vakitlerinin büyük kısmını geçirdikleri okullarda ve evlerinde saygı dolu bir ortam deneyimlemeleri empati yeteneklerini geliştirerek başka insanları anlamalarını kolaylaştırıyor. Başka insanları anlayabilen, farklılıklara saygı duyabilen çocuklar hedef gösterme davranışında bulunmuyor ve potansiyel zorba olma ihtimalleri düşüyor. Azınlık olarak algılanabilen çocukların (örneğin engelli çocuklar, mülteci çocuklar, ailesi olmayan çocuklar, farklı ırklardan çocuklar, Lgbti+ çocuklar) toplum içinde kabulü etiketlenmelerini ve hedef gösterilmelerini engelleyeceğinden herkes için güvenli bir ortam oluşmasının ilk adımı oluyor. Bilinçli seyirciler de sessiz kalıp zorbalara güç vermek yerine mağdurun yanında yer alacaklarından zorbalığı anında durdurabilen aktörlere dönüşüyorlar.