
Peki neden kokular bu kadar önemli? Koku; birisi yanımızdan geçerken istemsizce algılasak da partnerimizle yakınlaştığımız anlarda kasti bir biçimde deneyimlesek de hızlı biçimde fark ettiğimiz ve insanlar hakkında pek çok ipucu taşıyan bir olgu. Dolgun dudaklar ya da parlak gözlere sahip olmak gibi partnerimizde çekici bulduğumuz belirli kısımların aksine, koku bir bütün olarak algılanıyor. Böylelikle o insana ilişkin bütün bir fikir oluşmasına neden oluyor. Vücut kokuları; bir kişinin beslenme alışkanlıkları, genel fiziksel sağlığı ya da potansiyel bir eşle genetik uyumluluğu gibi çeşitli bilgiler sağlıyor. Ayrıca kişinin kokusunun o anki duygusal durumundan ya da dışa dönüklük, nevrotiklik gibi kişilik özelliklerinden dahi etkilendiğine dair çalışmalar mevcut. Sosyal anlamda arkadaş canlısı olmak ya da olmamak gibi özellikler de yüksek oranda kokularla ilişkileniyor. Bütünsel bir yaklaşımla, kokumuzun sosyal ilişkilerimize rehberlik edecek pek çok kimyasal sinyal gönderebileceği düşünülüyor.
İnsanları neden çekici bulduğumuzu anlamak üzere heteroseksüel kadınlarla bir çalışma yapılıyor ve bir erkeğin kokusunun; görünüşü, sesi ya da sahip olduğu sosyal statü gibi öne çıkan özelliklerden çok daha önemli olduğu görülüyor. Benzer biçimde başka bir çalışmada, romantik ilişkide bulunulan partnerin kokusunun diğer kişilere göre çok daha çekici bulunduğu ifade ediliyor ve bu ilişkilerdeki çatışma düzeyinin daha düşük olduğu görülüyor. Partnerinin kokusunu çekici bulmayan katılımcıların ise ilişkilerinde çatışmanın daha yüksek olduğu görülüyor. Vücudun doğal kokularının yanı sıra, çekici olduğu düşünülen parfümler kullanılarak da benzer çalışmalar yapılıyor. Bu parfümleri kullanan katılımcılar hem çekicilik hem de sosyal anlamda arzu edilen niteliklere sahip olma açısından parfüm kullanmayanlara göre yüksek oylar alıyorlar.
Evet, kokularımız önemli ve çeşitli ipuçları taşıyor. Peki onları algılayışımız ne gibi süreçlere bağlı? Koku alma sistemi, birçok memeli türünde ilişkilenmede ve ilişkilerin korunmasında merkezi bir görev alıyor. Bir memeli türü olan insan için de durum aslında çok farklı değil. Yeni doğan bebekler, yalnızca koku ipuçlarına dayanarak kendi annelerini diğer kişilerden, hatta emziren başka annelerden dahi ayırt edebiliyor. Bağlanma figürlerimizi henüz bebekken kokularıyla ayırt eden bizler, yetişkinlikteki temel bağlanma figürlerimiz haline gelen partnerlerimiz için de aynı mekanizmaları kullanıyoruz. Tehlike ipuçlarını fark ettiğimizde yetişkin bağlanma figürlerimiz olan partnerlerimize erişimimiz, duygularımızı düzenlememize ve stresi yönetmemize yardım ediyor. Fiziken yan yana olunmasa dahi partnerimizi hatırlatacak ipuçlarına maruz kalmak bu olumsuz süreci kolaylaştırıyor. Örneğin bazı araştırmalarda, romantik bir ilişki içerisindeki çiftlerin, fiziksel ayrılıkları sonrasında oluşan stresle baş etmek ve yakınlık duygularını arttırmak için partnerlerinin kıyafetlerini kokladıkları görülüyor. Benzer şekilde başka bir çalışmada, romantik ilişkide bulunulan partnere dair koku ipuçlarının sosyal stres tepkilerini azalttığı görülüyor. Tüm bu araştırma sonuçları, partnerimizden gelen koku ipuçlarının meydana getirdiği olumlu değişikliklerin bağlanma türümüzün güvenli ya da güvensiz oluşundan bağımsız olduğunu söylüyor. Yani sahip olduğumuz bağlanma geçmişi fark etmeksizin partnerimizin kokusu bize iyi geliyor!
Kokuları çekici bulmamızın nedenini biyolojik bir yaklaşımla inceleyen araştırmalar; kokuların, potansiyel bir partnerin majör histokompatibilite proteinlerinde (MHC) optimal genetik farklılığını öngörebileceğini gösteriyor. MHC, farklı bağışıklık hücreleri ile etkileşime aracılık eden HLA genleri tarafından kodlanan hücre yüzeyi proteinlerdir. Farklı HLA genine sahip ebeveynlerin, daha heterozigot HLA genine sahip ve dolayısıyla daha iyi bağışıklığa sahip bebekleri olması muhtemel anlamına geliyor. Yani evrimsel anlamda, bağışıklığı daha güçlü bir bebeğe sahip olmamızı sağlayacak partnerlere çekiliyor olmamız da muhtemel.
Nasıl bir kokuya sahip olduğumuzu manipüle etmek için oluşturulmuş parfümlerin, milyarlarca dolarlık bir küresel pazar haline gelmesi şaşırtıcı olmasa gerek!