Hayır demeniz gerektiğini bildiğiniz halde kabul ettiğiniz projeler, takdir edilmeyi beklerken "eh işte" ile karşılaştığınız sunumlar, yapmaya hazır olduğunuz ama emin olamadığınız fedakarlıklar"¦ Kendi içinizde çeliştiğiniz ve mantıklı kararı vermediğinizi düşündüğünüz zamanlarda konu aslında zihninizin bugüne kadar sizi hayatta tutmak için kendi başına verdiği kararlar olabilir.


Çevremizdeki insanlarla, eşyalarla hatta uğraşlarımızla kurduğumuz ilişkiler sırasında etkilerini gösteren psikolojik sistemlerden biri de bağlanma stillerimiz. Özellikle stresi tetikleyen durumlarda bağlanma stillerimiz ilişkilerde verdiğimiz kararlar üzerinde oldukça söz sahibi olabiliyor. Peki bağlanma stillerimiz iş hayatındaki ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?

Bağlanma stilleri genellikle ebeveyn ilişkilerinin, romantik ilişkilerin ve arkadaşlık ilişkilerinin bağlarını konu alan bir konu olsa da iş hayatında da bağ kurmanın ve ilişkilenmenin söz konusu olduğu durumlarda önemli bir rol oynuyor. İş hayatındaki ruh halimiz, tutumumuz ve davranışlarımız ile özdeşleşen bağlanma stilimiz doğrultusunda kendimizi kalıplara sokmanın ötesinde kendimizi tanımak ve davranışlarımızı anlamlandırabilmek adına bağlanma stillerini tanımak büyük bir adım olabilir. İşte zaman yönetimi koçu Elizabeth Grace Saunders'a göre bağlanma stillerinin iş ortamında kendini belli eden bazı özellikleri:

• Güvenli Bağlanma:

İş yerinde güvenli bağlanan kişiler, onlara verilen görevleri olduğu gibi kabul etmeye ve bu görevler süresince karşılaşacakları sorunlar ile mücadele etmeye meyilli olabilirler. Gereken eforu göstermenin yanında göğüsleyemeyecekleri bir probleme hayır demekten de pek çekindikleri söylenemez. Kendi yeteneklerine olan güvenin yanında yetersiz kaldıkları noktada çalışma arkadaşlarının onlara olumlu yaklaşacakları konusunda daha öz güvenli olabilirler.

• Kaygılı Bağlanma:

Başkalarını yüz üstü bırakma, üzülmelerine sebep olma ve bir sorunun sebebi olma kaygısını sürekli olarak hissetmeniz iş hayatında geliştirdiğiniz ilişkilere olan kaygı temelli yaklaşımınızın bir işareti olabilir. Kaygı seviyesi yüksek bir iş hayatı ise verimsizliğe yol açabilir, örneğin her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak adına her boşlukta e-postaları kontrol etmek gibi.

• Kaçıngan Bağlanma:

İş yerindeki kaçınmacılar kendilerini iş arkadaşlarından daha üstün görmeye meyilli olabildikleri gibi kendi önceliklerini grubun ve takımın önceliklerinin önüne koyma eğiliminde de olabiliyorlar. Bu tutumun ekip içerisinde yaratabileceği güvensizlik ortamı ise kaçınmacı bireyin mikro düzeyde korumacı, gözlemci ve dominant olmasına yol açarak ekipteki huzursuzluğu arttırabilir.

• Kaygılı Kaçıngan Bağlanma:

Kaygılı kaçıngan bağlanan kişileri tanımlamak için en uygun kelime belki de "sıkışmış" olabilir. İş hayatında kaygının getirdiği korkularla yüzleşme konusundaki yetersizliğe iş yükünden kaçma isteği eklenebilir. Kaygılı kaçıngan bağlanan kişilerin sorunlarla yüzleşmektense kendilerini sosyal medyada gezerken ya da masalarını yeniden ve yeniden düzenlerken bulma ihtimalleri diğer kişilere kıyasla oldukça yüksek. Günün sonunda ise bu kişileri görevlerin neden yerine getirilmediği konusunda hem kendi içlerinde yaşadıkları bir tartışma hem de dışarıya sunacakları bir bahane arayışı bekliyor olabilir.

Tüm bunların yanında yazının başında da bahsettiğimiz üzere kendinizi belirli kalıplara sokmanıza gerek yok. Diğer yakın ilişkilerinizde olduğu gibi iş hayatında da bağlanma stilleri durumlara ve koşullara göre farklılık gösterebilir. Belirli bir projede daha kaygılı hissederken başka bir iş sürecinde oldukça güvenli özellikler sergileyebilirsiniz. Kendinizi tanımak ve hangi durumlarda hangi özelliklerinizin ön plana çıktığını anlamak işleri kontrol altına almak için iyi bir ilk adım olabilir.