Ergenlik dönemindeki bireylerin okulda gösterdikleri başarı, ilerleyen dönemlerdeki akademik ve mesleki başarılarında önemli bir belirleyici olabiliyor. Bu çağdaki akademik başarının ardında ise pek çok etken yatıyor.
Akademik başarıyı tanımlarken iletişimsel ve düşünsel becerilerden, matematik, fen ve sosyal bilim alanlarındaki yeterliliklerden bahsedebiliyoruz. Hem aile hem de okul yaşamındaki eğitim ortamının olumlu olması, gençlerde akademik başarıyı destekleyecek özellikleri beraberinde getiriyor: zeka, gençlerin kendi becerilerine duyduğu güven, başarılı olmaya ve öğrenim görmeye dair duydukları istek. Eğitimin gerçekleştiği ortam olumsuz özelliklere sahip ise ergenlerin okuldaki başarısı da o denli azalabiliyor.
Ergenlik döneminde akademik başarıyı öngörebilen önemli bir diğer etken ise ailelerin hangi ebeveynlik stilini benimsediği oluyor. Kendileriyle ilgilenen ve kendilerine dair beklentilere sahip ebeveynleri olan yani demokratik ebeveynlik ile yetiştirilmiş ergenler, okulda en çok başarı gösterenler oluyor. Sıcaklığın, açık iletişimin, ortak alınan kararların hâkim olduğu, çocukların nerede ve hangi faaliyetlerle uğraştığının aile tarafından izlendiği demokratik ebeveynlikte, gençler önemsendiklerini ve değerli olduklarını hissediyor, daha iyi öz-denetim becerilerine sahip oluyor ve okul başarısının önemi hakkında daha fazla farkındalık kazanabiliyorlar. Ebeveynleriyle ortak karar alabilen ve aynı zamanda bağımsızlığa da sahip olan bu gençler, akademik başarısı en yüksek olanlar oluyor. Buna karşın otoriter ebeveynlik ve izin verici ebeveynlik ergenlerin akademik başarılarını olumsuz yönde etkiliyor. Çocuklarıyla daha az sıcak bir iletişime, çocuklarının eğitimiyle ilgili daha düşük taleplere sahip olan ihmalkâr ebeveynlik stili ise, çocukların ergenlik döneminde okulda daha düşük notlar almasıyla ve giderek kötüleşen bir okul performansı göstermesiyle sonuçlanabiliyor.
Ebeveynlerin çocuklarının eğitim hayatına dahil olmaları ve aktif bir rol üstlenmeleri ergenlerin akademik başarısında önemli bir rol oynuyor. Başarı seviyesi yüksek olan gençlerin genellikle derslerdeki gelişimlerini takip eden, öğretmenleriyle ve okul ile sıkça iletişim halinde olan ve veli toplantılarına düzenli olarak katılan ebeveynleri oluyor. Bu tarz tutumlara sahip olan ebeveynler çocuklarına eğitimin önemini hissettiren bir mesaj aktarabiliyor.
Ergenlik döneminde kurulan arkadaşlıklar, diğer pek çok konuda etkili olduğu gibi, akademik başarıda da belirleyici oluyor. Yapılan çalışmalara göre gençler hem arkadaşlıklarını kurarken kendi akademik gelişimlerine yakın hissettikleri yaşıtlarını seçiyor hem de zamanla birbirlerinin akademik seviyelerine yakın hale geliyorlar. Bir araştırmanın sonuçlarına göre, gençlerin okula katılım konusunda kendilerine benzer davranışlara sahip olan kişilerle daha fazla arkadaşlık kurdukları bulunuyor. Aynı zamanda, birbirleriyle arkadaşlık halinde olan gençlerin zamanla okulla ilgili değerleri, derslere katılımları, ders çalışma alışkanlıkları ve gösterdikleri çaba benzer hale geliyor. Örneğin okulu asma davranışı gösteren yaşıtlarıyla arkadaş olan gençler de zamanla bu davranışı edinebiliyorlar. Bu durumun arkasında yatan süreç ise birlikte-ruminasyon olarak görülüyor: Gençler ne denli okula karşı birlikte tavır alıp okulla ilgili olumsuz duygu ve düşüncelerini konuşurlarsa okuldan uzaklaşma ihtimalleri o kadar artıyor. Bu davranışlar arkadaşlıklarını gittikçe güçlendirse de uzun vadede pek olumlu sonuçlar getirmiyor. Özetle, ergenlik döneminin en önemli sosyalleşme kaynağı olan arkadaşların davranışsal, duygusal ve zihinsel olarak okulla kurdukları ilişkiler, ergenlerin kendi okulla olan ilişkilerini de benzer şekilde etkiliyor.
Ayrıca, teknolojik aletler yaşamımızın çok önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Öyle ki birçok genç ders çalışırken aynı zamanda sosyal medya sitelerinde gezinebiliyor, müzik dinleyebiliyor veya arkadaşlarıyla mesajlaşabiliyorlar. Aynı anda birden fazla görevi (internette gezinmek, arkadaşlarla sohbet etmek ve ödev yapmak) yerine getirmeye çalışan gençlerin dikkati dağılıyor, konsantre olmakta zorlanıyorlar ve bu sebeple yüzeysel bir öğrenme gerçekleşiyor. Yapılan bir çalışmaya göre, odada bulunan bilgisayar veya televizyonun sadece varlığı bile dikkat dağıtabiliyor. Sonuç olarak, ders çalışma vakitleri ile teknolojik aletleri kullanma vakitlerinin ayrılması, akademik başarı için daha olumlu bir etki yaratıyor.