Bazen ailemizle, arkadaşlarımızla veya sevdiklerimizle vakit geçirmek istemeyebiliyoruz. Bu bizi "˜yalnız' mı yapar? Yalnızlık, kişinin sosyal ilişki kurma konusunda istekli olmasına rağmen sosyal ilişki kuramaması olarak tanımlanıyor. Peki, insanların zaman zaman kendisi ile vakit geçirme isteği de yalnızlık sayılıyor mu?
Yapılan çalışmalara göre yalnızlık ikiye ayrılıyor: tercihe bağlı yalnızlık ve tercih dışı yalnızlık. Tercihe bağlı yalnızlık kişinin zaman zaman kendi isteğiyle kendiyle baş başa kalması olarak tanımlanıyor. Bu durumda, kişi diğer sosyal ilişkilerini dengede tutabiliyor ve çevresiyle iletişimi koparmıyor. Bunun aksi olan tercih dışı yalnızlıkta ise kişi sosyal çevresi tarafından dışlanıyor veya reddediliyor ve bu yalnızlık kişinin tercihinde olmuyor. Çocuklarda da özellikle okul çağında ve ergenlik döneminde görülebilen yalnızlık, arkadaşlık ilişkileri kurmak konusunda sıkıntı yaşanmalarından kaynaklanabiliyor. Bununla birlikte, yapılan çalışmalara göre erken çocukluk döneminde çocukların yalnızlık hissini deneyimleyemedikleri belirtiliyor çünkü erken ergenlik ve ergenlik dönemine kadar yakın ilişki kurma ve yakın arkadaşlık gibi kavramları anlamlandıramıyorlar. Fakat her çocuğun gelişimsel süreci kendine özel olduğu için çocukların bu duyguyu hissetmeye ve tanımlamaya başladıkları dönemler değişkenlik gösterebiliyor.
Çocukların zaman zaman yalnızlık hissetmesi ve arkadaşlık ilişkileri kurmakta zorlanması her zaman patolojik bir durum olmuyor. Bazen okulda hiç arkadaşı olmayan çocuklar yalnızlık hissi duymazken bazen de arkadaşları arasında yalnızlık hissedebiliyorlar. Yalnızlık içsel bir duygu olduğu için çocukların arkadaşının olması veya olmaması yalnızlık hissetmeleriyle ilişkili olmayabiliyor.
Yalnızlık çocuklarda yaşadıkları olaylara karşı bir tepki mekanizması olarak da ortaya çıkabiliyor. Örneğin, ebeveynleri boşanan veya arkadaş grupları tarafından reddedilen çocuklarda kısa süreli yalnızlık hissi ortaya çıkabiliyor. Bunun aksi olan kronik yalnızlığın ise uzun vadede olumsuz etkileri bulunuyor. Bu hissi yaşayan çocuklarda okulu bırakma, madde bağımlılığı veya depresyon gibi problemler görülebiliyor.
Çocukların yalnızlık hissetmesindeki en önemli etkenlerden birinin daha önce de değindiğimiz gibi kurdukları ilişkiler olduğu belirtiliyor. Örneğin, çocukların arkadaşlık ilişkilerindeki dinamikler, arkadaşları ile aralarındaki sorunlarda kullandıkları problem çözme yöntemleri veya arkadaşlarıyla yakınlık dereceleri gibi etkenler yalnızlık hissetmelerinde rol oynayabiliyor.
Özellikle pandemi döneminde çocuğunuz kendini daha yalnız hissediyor olabilir. Arkadaşlarıyla veya akranlarıyla vakit geçirememek ve oyun alanı bulamamak çocukların bilişsel ve duygusal olarak zarar görmesine neden olabilir. Bu süreçte ebeveynlerin çocuklarıyla nasıl hissettiklerini konuşmaları, daha az yalnız hissetmeleri için onlara nelerin yardımcı olabileceğini sorarak kendi çözüm yollarını üretmelerine yardımcı olmak etkili oluyor. Bununla birlikte bir profesyonelden yardım almak çocuğunuza yardımcı olabilir.