Çocuklarda Kaygı

İdil Salih

İdil Salih

Çocuklarda Kaygı

Ramon Casas i Carbó

Ramon Casas i Carbó

Yüksek kaygı, çocuklarda ve ergenlerde giderek daha sık görülmeye başlandı. İstatistiklere baktığımızda her 8 çocuktan birisi yüksek seviyede kaygıya sahip.
relate-banner

Bu durumun sebeplerinden birinin ise çocukların içinde bulundukları yaşam koşullarının değişmesi olduğu düşünülüyor. Çocuklar eskisine kıyasla ekrana çok daha fazla maruz kalıyorlar ve bu durum aslında gelişimleri için son derece önemli olan oyun oynamaya ve fiziksel aktivitelere daha az zaman ayırmalarına yol açıyor. Çünkü oyun sayesinde çocukların üzerlerinde hissettikleri baskı hafifliyor, çocuklar duygularını ifade ediyor ve destekleyici ilişkiler kuruyorlar. Oyun oynama zamanının azalması çocukların bu faydalardan mahrum kalmalarına yol açıyor.

Çocukların kaygı seviyelerinin artmasının bir diğer sebebinin ise belirsizlik olduğu düşünülüyor. Ekonomik ve siyasi sebeplerden ötürü dünyadaki belirsizlik giderek artıyor ve bu durum ebeveynlerin stresli hissetmelerine sebep oluyor. Gelecek konusunda kaygılanmaya başlayan ebeveynler, çocuklarının akademik hayatta başarılı olmaları ve bu belirsizlikten en az zararla çıkmaları için onlara baskı yapabiliyorlar. Bu baskı, çocukları daha başarılı yapmaktan ziyade daha kaygılı yapıyor çünkü çocuklar beklentileri karşılayamayacaklarından korkuyorlar. Kaygı seviyesinin artmasına yol açan üçüncü faktörün ise aşırı koruyucu ebeveynler olduğu düşünülüyor. Çocuklarını çok fazla koruyan ebeveynler, onların problem çözme becerilerinin gelişmesine engel oluyorlar. Bu ebeveynlik türüne helikopter ebeveynlik deniyor. Helikopter ebeveynler tarafından yetiştirilen çocuklar, kaygılanmaya çok daha yatkın oluyorlar çünkü problemleri nasıl yöneteceklerini bilemiyorlar.

Çocuklar genellikle endişelendikleri zamanlarda bunları yetişkinler gibi net bir şekilde ifade edemedikleri için kendilerini yalnız hissediyorlar. Küçükken gölgelerden, hayaletlerden veya yataklarının altındaki canavarlardan korkuyorlar. Daha sonra, doğal afetlerden ve yangınlardan korkmaya başlıyorlar. Yaşları ilerlemeye başladığında ise odaklarını ailelerine çeviriyorlar. Ebeveynlerini birbirleriyle tartışırken gördüklerinde kaygılanmaya başlıyorlar. Hatta bazen sadece duydukları bir kelimeden çıkarımlar yapıp endişelenmeye başlayabiliyorlar. Bir ebeveynin evi terk edeceğinden ya da öleceğinden, bir ebeveyni diğerine seçmek zorunda kalacaklarından korkabiliyorlar. Çocuklar 5-6 yaşlarında duydukları konuşmalardan sonuçlar çıkarmaya ve duyduklarını felaketleştirmeye yatkın olabiliyorlar.

Okula başladıkları dönemde ise dersleriyle, notlarıyla, öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla ilgili konularda daha çok kaygılandıkları görülüyor. Düşük not almaktan ya da öğretmenlerinin kendilerine kızmasından çekiniyorlar. Zorbalığa uğramak, arkadaşları tarafından dışlanmak, eleştirilmek ve aşağılanmak gibi durumlar da çocuklarda kaygıyı tetikliyor. Öte yandan, çocuklar aslında sadece kendi günlük yaşantılarındaki durumlara kaygılanmıyor, tüm dünya için de kaygı duyabiliyorlar. Ekonomik olarak zorluk çeken bir ailede, çocuklar ekonomik problemlere de kaygı duymaya başlıyorlar. Hepimizin olduğu gibi çocukların da zaman zaman kaygı duymaları son derece normal ancak eğer çocuğunuz uyku problemleri çekmeye başladıysa, okula gitmekten kaçınıyorsa, dikkat dağınıkları yaşıyorsa veya çevresindeki kişilerle aktivitelere katılmaktan kaçınmaya başladıysa kaygı seviyesi problem oluşturabilecek bir noktaya ulaşmış olabilir.

Çocukların kaygısı fark edilmeyebiliyor ve fark edilmeyen kaygılar çocukları yalnızlığa itebiliyor. Çocuklar genellikle kaygılarını "Ya şöyle olursa?" sorularıyla gösteriyorlar. Örneğin; "Ya yangın çıkarsa?", "Ya sen hasta olursan?" gibi sorular sorabiliyorlar ancak yapılan açıklamalar onları rahatlatamayabiliyor. Aynı zamanda, çocuklar kaygılarını gerçekleşmesine henüz belirli bir süre olan olaylarla ilgili korku uyandırıcı varsayımlarda bulunarak da gösterebiliyorlar. Kaygının fiziksel belirtileri arasında ise gerginlik, çarpıntı, baş ağrısı ve mide ağrısı yer alıyor. Kaygı uyku problemlerine yol açabiliyor. Kaygı seviyesi yüksek olan çocuklar çok fazla uyuyabildikleri gibi uykuya dalmakta zorluk da yaşayabiliyorlar. Geceleri kabuslar görerek uyanma olasılıkları yüksek oluyor. Konsantre olmakta zorlanıyorlar ve bazı şeyleri hatırlamakta güçlük çektikleri görülüyor. Okula gitmek istemiyor, sabahları yataktan çıkmakta zorlanabiliyorlar. Kaygının en önemli belirtileri arasında okul performansında düşüş göze çarpıyor. Kaygılı çocuklar genellikle ebeveynlerinin yanından ayrılmak istemiyorlar, bu sebeple arkadaşlarıyla aktivite yapmaktan da kaçınabiliyorlar.

Kaygı Türleri

Çocuklarda en yaygın görülen kaygı bozuklukları arasında ayrılık kaygısı yer alıyor. Bu kaygı 3-4 yaşlarında normal olarak karşılansa da çocuk ilkokula geçtiği zaman azalması bekleniyor. Bu kaygıya sahip çocuklar, ebeveynleri yanlarından gittiği zaman geriliyorlar ve okula gitmek istemiyorlar. Çocuklar 12-13 yaşlarına geldiklerinde ise sosyal kaygı daha sık görülmeye başlıyor. Bu kaygıya sahip çocuklar, çevreleri tarafından yargılanacaklarını ve eleştirileceklerini düşünüyorlar. Sınıfta söz almaktan ya da sunum yapmaktan korkuyorlar. Öte yandan, ergenlik döneminde çocuklarda genel kaygı bozukluğu da sıklıkla görülebiliyor. Bu kaygı türünde çocuk birçok farklı konuda kaygı duyuyor. Okul, arkadaşlar, aile ve doğal afet gibi birçok farklı alan onun için korku uyandırıcı olabiliyor.

Bazı çocuklar yüksek kaygı seviyesine sahipken bazı çocuklar kaygıyı normal olarak kabul edilen aralıklarda yaşıyor. Bu durumun sebeplerinden birisi her birimizin birbirinden farklı mizaçlarla dünyaya geliyor olması. Bazılarımız daha hassas bir mizaca sahip olabiliyoruz. Her ne kadar hassas bir mizaç kaygılı olmayı etkilese de ebeveynlerimizin bize karşı tutumu mizacın kaygıya etkisini belirleyebiliyor. Örneğin; çocuğunun kaygılarını dinleyen ve onun bu kaygılarla nasıl daha iyi baş edebileceğini gösteren ebeveynler, çocuklarının kaygılı yapısının bir probleme dönüşmesini engelleyebiliyorlar. Öte yandan, bazı ebeveynler çocuklarına kendi kaygılarını geçirebiliyorlar. Onların yanında sürekli kendi kaygılarından bahsedebiliyor ve "Ya şöyle olursa?" cümlesini kendileri kurabiliyorlar. Bu tip davranışlar, çocukları daha kaygılı olmaya itebiliyor. Ebeveynlerin çocuklarda kaygı uyandıran davranışlarından bazıları ise verdikleri sözleri tutmamaları ve tutarsız davranışlar sergilemeleri oluyor. Çünkü bu şekilde çocuklar ebeveynlerinin güvenilir olmadığını düşünmeye başlıyor ve bu durum bir bilinmezlik yaratıp kaygıya yol açıyor.

Ne Yapabilirsiniz?

Kaygılı çocuğunuza destek olmak için ona yalnız olmadığını hissettirebilirsiniz. Hepimiz kaygılı olduğumuz anlarda benzer kaygılar içinde olan başka insanların da var olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarız. Çocuğunuza bir zamanlar sizin de benzer kaygılar içinde olduğunuzu söyleyerek o süreci nasıl geçirdiğinizi anlatabilirsiniz. Çocuğunuzun korkularıyla yüzleşmesine yardımcı olun. Bu süreçte attığı her adımı takdirle karşılayın ve sonuçların korktuğu gibi olmadığını görmesini sağlayın. Onunla olan ilişkinizi güçlendirin, birlikte daha fazla zaman geçirin. Oyun oynamasını ve arkadaşlarıyla zaman geçirmesini teşvik edin. Öte yandan, çocuğunuzun korkularını hafife almayın. Eğer çocuğunuzun kaygılandığı bir şey varsa ilk olarak o şeyin kaygılanılabilecek bir şey olduğunu kendi içinizde kabul ederek başlayın. Aynı şekilde, çocuğunuza sakin olmasını söylemeyin, nasıl sakin olabileceğini gösterin. Örneğin, derin nefes alma tekniklerini öğretmek kaygıya çok yardımcı olabilir.

Çocukluk döneminde kaygıyla baş etmek, henüz nasıl yapabileceğimizi bilmediğimiz için çok zorlu olabilir. Bu süreçte çocuğun kaygılı olduğunu gösteren belirtileri fark etmek, daha sonra ise bu belirtiler ışığında ona yardımcı olacak davranışlar sergilemek çok önemli. Bu süreci bir ebeveyn olarak yalnız geçirmek zorunda olmadığınızı, her zaman profesyonel birinden destek alabileceğinizi aklınızda tutmak yardımcı olabilir.

Children and Anxiety. (n.d.). Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/basics/anxiety/children-and-anxiety#what-makes-children-vulnerable-to-anxiety.

Benzer yazılar

Sahara Novotna - Willing To Take Risks

Riskten Kaçınmanın Riski: Konfor Alanlarımız

Siz de konfor alanınızdan çıkmakta zorlanıyor ve bir türlü risk alamıyorsanız bu yazıdan ilham alabilirsiniz!

Mezun Oluyorum. Peki Ya Sonra?

Gelin mezuniyet kaygısı ile nasıl başa çıkabileceğimize göz atalım.

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?

Kaygı Kaynaklı Olabilecek 8 Davranış

Hepimizin geçmiş deneyimlerinden ötürü geliştirdiği ve bazen başkalarına tuhaf gelen davranışları olabiliyor. İşte kaygı kaynaklı olabilecek sekiz davranış!

Kontrol Edemediklerimizden Misiniz?

Kontrolümüz dışında olan dört durumdan ve bu durumlara nasıl yaklaşmamız gerektiğinden bahsettik.

Duygularımızla ilgili öğrendiğimizi unutmamız gereken 7 şey

Duygularımız söz konusu olduğunda bazı hatalı düşüncelere sahip olabiliyoruz. Bu düşünceleri, doğru ve bize iyi gelecek düşüncelerle değiştirmek mümkün! Buyrun yazımıza…
Gourment- Victoria Kharchenko (2008)

Stres ve Duygusal Yeme

Mutsuzken eliniz buzdolabına gidiyor mu? Çikolatanın bütün dertlerinizi alıp götüreceğine inanıyor musunuz? Ya açlığınız fiziksel değil de duygusalsa?
How being attached to you felt like sometimes - Laura Miclea

Kaygılı - Kaçıngan Birlikteliği Mümkün mü?

Yüksek seviyede bağlanma kaygısı ve kaçınması ilişkide belli sorunlarla ilişkilendiriliyor. Peki kaygılı ve kaçıngan bağlanan iki kişi bir ilişki sürdürebilir mi?
Carol in Love - Orchidof Antinous

Seks Bağımlılığı

Aktif bir cinsel hayat seks bağımlılığı anlamına gelmiyor. Dikkat edilmesi gereken nokta: Cinsel hayat sosyal hayatı olumsuz etkiliyor mu?

Partnerinize destek olamayacak kadar stresli misiniz?

Bazı faydaları olsa da genellikle stres hayatımızı ve ilişkilerimizi kötü etkiler. Stresle baş etmeye çalışmak enerjimizi zorlar, kaynaklarımızı tüketir ve partnerimize destek vermemize engel olabilir.

footer