
Çocukları oyun oynarken izlediğinizde bazılarının bir köşede tek başına, bazılarının da kalabalık gruplar içinde oyun oynamayı tercih ettiğini gözlemlemiş miydiniz? Çocukların bulundukları sosyal ortam, ruh hali ve gelişimsel dönemlerine göre "oyunculuk" alışkanlıkları değişebiliyor. Bu yazımızda altı farklı oyun türünü inceleyeceğiz.
1- Uğraşsız Oyun: Uğraşsız oyun, genellikle bebeklerin ilk üç ayında gözlemlenen oyun türü oluyor. Dışarıdan bir oyun gibi gözükmese de bebeklerin çevrelerini incelemesi, çevreden gelen uyarılara karşı el ve bacak hareketleri yapması uğraşsız oyun türünün kapsamına giriyor. Ebeveyni olarak bebeğinizin bu oyun davranışlarını teşvik etmek için bir şey yapmanız gerekli olmuyor çünkü bebeğiniz bu davranışları içgüdüsel olarak yapıyor.
2- Yalnız Oyun: İsminden de anlaşılacağı gibi, çocuğunuz bu oyun türünde yalnız oyun oynamayı keşfediyor. Kendi kendine eğlenebilmeyi, kendine yetebilmeyi, bu oyun türüyle öğrenebiliyor. Her çocuk kendi başına oyun oynayabiliyor fakat bu oyun türü özellikle 2-3 yaşları arasında sık gözlemleniyor. Bu dönemde çocuklar kendilerine odaklı ve bencil davranışlar sergileyebildikleri için oyuncaklarını kimseyle paylaşmak istemeyebiliyorlar. Bu sebeple, kendi başlarına kurdukları dünyada, kendi oyuncaklarıyla birlikte kendilerine bir alan yaratmayı tercih edebiliyorlar.
3- İzleyici Oyun: Bu oyun türünde, çocuklar oyuna katılmak yerine oyun oynayanları izlemeyi tercih ediyorlar. Yine 2-3 yaşlarında sık görülen bu oyun türünde, çocuğunuzun bir adım geride kalıp oyunu izlemeyi tercih etmesinin bir sebebi de henüz konuşmak için yeterli kelimelere sahip olmadığını hissetmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bu dönemde çocuğunuzu oyuna katılması için zorlamak yerine ona zaman tanıyabilirsiniz. Bu oyun türü de çocuğunuzun oyun alışkanlıkları kazanması için bir adım. Bu sebeple, çocuğunuzun biraz zaman kazanmak istemesi ve bir adım geride durarak izlemeyi tercih etmesine saygı duyabilirsiniz. Ayrıca, bu oyun türünde çocuklar gözlem yoluyla birçok oyun alışkanlığı kazanabiliyor.
4- Paralel Oyun: 2 yaşındaki iki çocuğu bir odaya bıraktığınızda en sık gözlemleyebileceğiniz oyun türü paralel oyun oluyor. Bu oyun türünde çocuklar yan yana, birbirleriyle minimum iletişim kurarak oyun oynamayı tercih ediyorlar. Bu durum çocukların birbirlerinden hoşlanmamasından kaynaklanmıyor. Yalnızca birbirlerinin oyun alanına müdahale etmeden yan yana oyun oynuyorlar. Birbirleriyle az iletişim kurmalarına rağmen, yan yana paralel oyun oynayan iki çocuk birbirlerinden oldukça fazla şey öğrenirler. Dışarıdan gözlemlendiğinde birbirleriyle ilgilenmiyor gibi görünselerde zaman zaman birbirlerinin mimiklerini, davranışlarını taklit edebiliyorlar. Yan yana resim yapmak, oyuncak arabalarla oynamak gibi oyunlar paralel oyuna örnek verilebilir.
5- Katılımcı Oyun: Bu oyun türü paralel oyundan biraz daha farklı bir tür olsa da benzerlik gösteriyor. Çocuklarda 4 yaşından itibaren gözlemlenmeye başlayan katılımcı oyunda çocuklar yan yana kendi oyunlarını oynasalar da birbirleriyle iletişim halinde oluyorlar. Örneğin yan yana bloklardan kendi kulelerini yapan iki çocuk, kulesini dikerken yanındaki arkadaşından fikir alabiliyor, ekstra bir blok isteyebiliyor. Bu oyun türü çocukların sosyalleşme, problem çözme, konuşma, ve dayanışma becerileri kazanmasında büyük bir role sahip oluyor. Ayrıca çocukların ilk arkadaşlıklarını edindikleri ortam, katılımcı oyunla sağlanabiliyor.
6- İş Birlikçi Oyun: Bahsetmiş olduğumuz diğer beş oyun türünü içeren oyun türü olan iş birlikçi oyun, çocuklarda 4-5 yaşında gözlemleniyor. İş birlikçi oyunda, çocuklar birlikte oyun oynamayı deneyimliyorlar. Bu oyun türü, önceki yazılarımızda bahsettiğimiz yap-inan oyunları gibi birçok oyun türünü kapsıyor. Çocuğunuz arkadaşlarıyla birlikte puzzle yapabilir, dışarıda arkadaşlarıyla top, yakalamaca oynayabilir. Bu oyunların hepsi iş birlikçi oyun türünün bir örneği oluyor. İş birlikçi oyun, çocuğunuz bir yetişkine dönüştüğünde gelecekteki sosyal etkileşimleri için de bir zemin hazırlıyor.