Henri de Toulouse-Lautrec, Fransız bir ressam, karikatürist ve de illüstratördür. 36 yıllık kısa hayatının birkaç yıllık döneminde Paris kadınlarından ilham alarak çizdiği Le Lit isimli serisi, dört farklı tablodan oluşuyor. Sanatçının fiziksel özellikleri, erken çocukluk dönemi ve içinde büyüdüğü sosyal yapılar onun sanatının varoluşuna katkı sağlar. 1864 Fransa’sında aristokrat bir aileye doğan sanatçı, akraba evliliği yüzünden genetik bir hastalığa sahiptir. Büyüme döneminde vücudunda gözlemlenen kemik problemlerinin de bu hastalıktan kaynaklandığı anlaşılırken çocukluğundan sonraki hayatı fiziksel sorunlarıyla mücadele etmekle geçer. Sosyal normların dışında kaldığı fiziksel aktivitelerinin yerini resimle doldurarak hayatının erken döneminde sanata yatkın kişiliğini keşfetmeye başlar.
Lautrec, varlıklı bir ailede doğup büyümesine karşın hayatının büyük bir kısmını Paris’in varoş mahallelerinde geçirir. Zaten resmine belki de en büyük katkıyı bu mahallelerdeki insanlar sağlar. Lautrec, pavyonlarda ve genelevlerde sık sık zaman geçirip oradaki hayatları gözlemleme fırsatı bularak bunları resimlerine konu eder. Hatta hikayelerini anlatmayı seçtiği bu figürler, ait oldukları sosyal yapılardan dolayı sanatta kendilerine yer bulmalarıyla toplumun bir kısmını rahatsız eder.
Bu yazıda bahsedeceğimiz “Yatakta” serisindeki iki figürün de Parisli seks işçisi kadınlar olduğu biliniyor. O dönemin genelevlerinde çoğunlukla yeterli alan olmadığı için kadınların aynı yatağı birden fazla kişi paylaştıkları söylenir.
Le Lit (The Bed), 1893
Serinin genellikle ilk üyesi olarak anlatılan bu tablonun aslında diğer üç eserden bir yıl sonra resmedildiği biliniyor. Bir yatak, yatakta yatan iki kadın. Bu iki kadın, bedenleri örtünün altında kalacak şekilde birbirlerine dönük yatıyorlar. Resme ilk bakışta yaptığımız yorumlar genelde bu şekilde oluyor. Eser ve sanatçı üzerine farklı kaynakları okuduğumuzda ise bu iki kadının lezbiyen bir çift olduğunu ve Lautrec’in düzenli ziyaretçisi olduğu genelevde çalıştıklarını anlıyoruz.
Dans Le Lit (In The Bed), 1892
Bu tabloda ise aynı iki kadının kollarını çarşaftan dışarı çıkarmış bir şekilde birbirlerini izlediklerini görüyoruz. Odaya hâkim olan sıcak ışık, yatağın yanında bir gaz lambası olduğunu ve odanın bu lambayla aydınlatıldığını düşündürüyor. Tablonun sağ tarafında tek kolu üzerine yan yatmış kadının yüz hatları diğer kadınınkinden daha ayrıntılı bir şekilde görülüyor. Koyu renkli saçları kısa, beyaz bir atlet giyiyor. Bakışlarındaki içtenlik, resimde kullanılan sıcak tonların yoğunluğuyla desteklenmiş.
Au Lit: Le Baiser (In Bed: The Kiss), 1892
Sıradaki iki tablonun aynı isme sahip olduğunu biliyoruz. Yatakta yatan kadınlar bu kez öpüşüyorlar, saçları hafiften dağılmış ve birbirlerine sarılıyorlar. Öncekilerden farklı olarak bu iki tablonun diğerlerinden daha samimi olduğu göze çarpan ilk şey. Yine kırmızı ve sarı renkler ön plandadır ki bu, tablolardaki romantizm ve samimiyet hissini güçlendirir.
Son tabloda figürler, öncekilerden farklı bir açıdan görülürler. Bu da bize yatak odalarının fiziksel konumu hakkında daha çok bilgi verir. Bu kez yatağın uç tarafında olduklarını anladığımız kadınlar, yatağın üzerine serilmiş kırmızı örtünün ilk kez tamamiyle dışına çıkmışlardır.
“Yatakta” serisini konuşulmaya değer kılan özelliklerinden bir tanesi ise Lautrec’in yataktaki bu iki kadını pornografik birer öğe olarak yansıtmaktansa gözlemcide duygusal bir izlenim yaratacak şekilde resmetmesidir. Kadınların bu anını fetişize etmek ve “erkeklerin beğenisine sunmak” yerine onların samimiyetini yalın bir biçimde resmeder. Bu da eserlere cinselliğin rahatsız ediciliğinden ziyade hassasiyet ve içtenliğini katar. Tabloların hiçbiri inandırıcılıktan uzak görülmezler, aksine çok gerçekçi oluşlarıyla dikkat çekerler. Resimleri inceleyen biri, sanki o an yatak odasında onlarla berabermiş de kenardan onları izliyormuş hissine kapılır.
Le lit, 1986’dan beri Paris’te Orsay Müzesi’nde sergileniyor. Diğer tablolar ise çeşitli özel koleksiyonlarda yer alıyor.
Toulouse-Lautrec’in diğer eserlerini incelemek ve sanatıyla ilgili daha çok bilgi almak için Google Arts and Culture’a göz atabilirsiniz.