Çocukken en yakın arkadaşım dediğiniz bir kişi var mıydı? Örneğin beraber aynı oyuncakları aldığınız, belki aynı kıyafetlerden ikinizde de olduğu ya da aynı kaldırımlarda düşüp aynı diz yaralarına sahip olduğunuz? Çocukken en yakın arkadaşa sahip olmak aileler tarafından bir yandan istenen öte yandan da aileleri endişelendiren bir durum olabiliyor. En yakın arkadaşı olmayan bir çocuğun ailesi "Acaba çocuğum asosyal mi?", "Başkaları onunla neden yakınlık kurmak istemiyor?" gibi düşüncelere dalarken çocuklarının en yakın arkadaşı olan ailelerde ise "Çocuğum ya tek bir kişiye çok fazla odaklanıp başka arkadaş edinemezse?" gibi endişeler yaşanabiliyor.
Çalışmalar, çocukların güçlü bir arkadaş ağı olmasının kendileri hakkında iyi hissetmelerine yardımcı olduğunu gösteriyor. Özellikle de karşılıklı bir şekilde en yakın arkadaşa sahip olan çocukların öz değerlerinin yüksek olduğu ve okula karşı olumlu duygular besledikleri görülüyor. Çocuklukta ve ergenlikte arkadaşlara sahip olmak problem çözme yeteneğini geliştiriyor, aktif dinlemeyi sağlıyor, duygu regülasyonuna yardımcı oluyor, kimlik oluşumunu destekliyor ve aitlik hissini artırıyor. Öyle ki çocuklukta en az bir güzel arkadaşlığa sahip olmak gelecekte güçlü bir mental sağlığa sahip olmanın göstergelerinden biri.
Hem en yakın arkadaşlar, hem de normal arkadaşlıklar çocukların birçok ihtiyacını karşılayarak onlara iyi geliyor. Yani aslında çocukların en yakın arkadaşa sahip olup olmamasından ziyade oyun oynayabilecekleri, paylaşımda bulunabilecekleri, benzer ilgi alanlarına sahip olan ve genel anlamda iyi anlaştığı arkadaşlıklar kurmaları önemli oluyor.
Peki çocukların en yakın arkadaşlarının olmasının olumsuz yanları olabilir mi?
En yakın arkadaşla yaşanan bir tartışma ya da arkadaşlığın bitmesi sonucunda çocuklar kendilerini terk edilmiş, yalnız bırakılmış, aldatılmış, reddedilmiş ve öfkeli hissedebiliyorlar. Öte yandan tüm bunları yaşarken bir de en yakın arkadaşlarını kaybetmenin yasını tutuyorlar. Çocuk tüm bu güçlü duyguları yaşarken, ebeveynlerin kendi düşüncelerini ve duygularını çocuklarına dayatmamaları önemli oluyor. Bunun yerine çocuğun yaşadığı zorluğu dinleyerek yanında olmak çok daha iyileştirici bir görev görüyor.