Duygusal zeka, duygular ve duygusal bilgiler hakkında akıl yürütme kapasitesi ve düşünceyi geliştirebilme yeteneği olarak tanımlanıyor. Duygusal zekanın kişiler arası ilişkileri geliştirebilmek ve hem kendimizin hem de başkalarının duygularını anlamak açısından oldukça önemli olduğu biliniyor. Yüksek duygusal zekanın; daha iyi iş performansı, takım çalışmasında daha iyi olma, yüksek yaratıcılık ve değişimlere açık olma ile bağlantılı olduğu bulunuyor. Duygusal açıdan zeki insanlar, hem profesyonel hayatlarında hem de kişisel ilişkilerinde daha başarılı iletişim kuruyorlar. Dr. Nicola Schutte ve ekibine göre duygusal açıdan zeki insanlar, perspektif alma ve kendilerini gözlemleme konusunda daha iyi olma eğiliminde oluyorlar. Bu insanlar aynı zamanda daha kooperatif çalışabiliyor ve gelişmiş sosyal beceriler gösteriyorlar. Duygusal zekanın bileşenlerini öğrenmek ve duygusal zekayı güçlendirme pratiklerini denemek isterseniz Relate uygulamasında bulunan "Duygusal Zekayı Geliştirme" yolculuğuna göz atabilirsiniz.
Duygusal açıdan zeki insanlar dört önemli konuda öne çıkıyor:
1- Başkalarının duygularını daha rahat bir şekilde okuyabiliyorlar.
Bu durum, özellikle karşımızdaki kişi duygularını açıkça ifade etmediğinde işimize yarıyor. Biri ağladığında rahatlıkla o kişinin üzgün olduğunu söyleyebiliyoruz fakat duygularını bastıran birinin üzgün olduğunu nasıl anlayabiliriz? Duygusal zekası yüksek kişiler, bu konuda bir adım öne geçiyor.
2- Kendi duygularını anlayıp düzenleyebiliyorlar.
Duygusal zekası yüksek kişiler, duygularını bir kenara atmak yerine kendi duygularıyla temas kuruyorlar. Örneğin; ebeveyninizle ilgili gelişen olumsuz bir durumda kardeşinizle aynı seviyede korku ve üzüntü hissediyor olsanız bile kardeşiniz için kendi duygularınızı düzenleyip birbirinize destek olmanız gerekir. Kurumsal ve akademik hayatta, romantik ve sosyal ilişkilerimizde duygu düzenleme becerisi kritik bir rol oynuyor.
3- Düşüncelerin duyguları yarattığını biliyor ve düşünceyi yöneterek duygularının gücünü azaltma yeteneğine sahip olduklarını anlayabiliyorlar.
Nasıl hissettiğimiz bizi belli düşünme biçimlerine yönlendirebiliyor. Duygusal zekası yüksek kişiler, bu etkilerin daha çok farkında oluyorlar. Örneğin, sakin olduklarında çatışmalarla daha iyi başa çıkabileceklerini veya mutlu olduklarında daha doğru kararlar vereceklerini biliyorlar.
4- Kendi eylemleri ile diğer insanların duygusal tepkileri arasındaki bağlantıyı anlayabiliyorlar.
Örneğin, bir söz verip bunu tutmadıklarında bunun başkalarının incinmesine neden olacağını biliyorlar.
Duygusal Zeka ve İlişkiler
Günümüz toplumunda boşanma oranlarında gözlemlenen hızlı artış, herkesin aklına tek bir soruyu getiriyor: Başlangıçta bizi yeterince tatmin eden evlilik, neden zaman geçtikçe tatminsizliğe yol açıyor ve neden ilişkimizi başladığımız gibi sürdüremiyoruz? Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmacılar; zeka, kişilik ve diğer bireysel farklılıklar gibi değişkenleri inceliyorlar. Sosyal psikologlar, duygusal zekanın kişiler arası ilişkiyi belirleyen en önemli faktörlerden biri olduğunu buluyor. İki insanı birbirine bağlayan yakınlık ilişkilerde kimi zaman artıp azalabiliyor. Bu gibi durumlarda, duygusal zekası yüksek olan çiftlerin daha etkili iletişim kurdukları, anlaşmazlıkların daha etkin bir şekilde üstesinden geldikleri ve daha iyi bir duygu düzenleme becerisine sahip oldukları görülüyor.
2000'lerin başında yapılan bir çalışmaya göre, eşlerinin duygusal olarak zeki olduğunu düşünen kişilerin daha yüksek evlilik doyumuna sahip olduğu ve gelecek ilişkilerinden de daha fazla tatmin bekledikleri bulunuyor. Son zamanlarda yapılan başka bir çalışma, duygusal zekanın evliliğin sürdürülmesinde önemli bir rol oynadığını destekliyor. Buna göre, duygusal zekası yüksek olan çiftler ilişkide daha mutlu olduklarını belirtiyorlar. Aynı zamanda duygusal anlayışı ve netliği daha fazla gelişmiş çiftlerin karşısındakini affetme konusunda daha az zorluk yaşadıkları bulunuyor. Buna bağlı olarak duygusal anlayışı yüksek çiftlerin daha mutlu olduklarını bildirdikleri görülüyor. Düşük duygusal anlayışa sahip çiftlerin karşısındakine daha saldırgan ve düşmancıl olarak yaklaşması bu duruma sebep olabiliyor. Çatışmalarda daha iyi iletişim kuran, yapıcı davranışlar gösteren ve eşlerini affeden duygusal zekası yüksek kişilerin eşlerine karşı daha sevgi dolu oldukları görülüyor. Genel bağlamda birçok uzman, duygusal zeka ne kadar yüksek ise evlilik doyumunun da o kadar yüksek olduğu sonucuna varıyor.
Ogden Nash'e göre uzun ve mutlu bir evliliğin sırrı basit: ne zaman özür dileyeceğinizi bilin ve partneriniz hatalıysa bile onu "üzmeyin". Aslında evlilikte ne zaman, neden ve nasıl özür dileyeceğini bilme sanatı ve en zor koşullarda bile hoşgörülü olma becerisi; empati, öz denetim ve gelişmiş duygusal beceriler gerektiriyor. Bu beceriler; duyguları algılama, duygulara erişme ve onlara karşı bir cevap üretebilme yetisi olarak tanımlanan "duygusal zeka'' ile büyük ölçüde benzerlik gösteriyor.
Eğer siz de bu konuda sıkıntılar yaşıyorsanız yazımızı duygusal zekanın geliştirilebilir ve duygu regülasyonu becerisinin iyileştirilebilir olduğunu belirterek bitirmek istiyoruz. Böylece siz de bu konuya eğilebilir ve ilişkilerinize olumlu katkıda bulunabilirsiniz.