Ev işleri, hayat dersleri, hijyen kuralları, zaman yönetimi ve daha bir sürü şey! Çocuklara öğretmemiz gereken ne kadar çok şey var, öyle değil mi? En basitinden doktora gideceksek evden kaçta çıkmalı, üstümüze ne giymeli, öncesinde ne yemiş olmalı, ayakkabılarımızı nasıl bağlamalı, yürümeli mi arabaya mı binmeli, doktorla nasıl bir iletişim kurmalı"¦ Bunların hepsini çocuklarımız bizden görüp öğreniyor. Ve bazen yaptığımız tek bir yanlış hareketi taklit ettiklerinde tüm çabalarımız boşaymış gibi hissedebiliyoruz. Bu durum, üzerimize çocukların yanında sadece doğru hareketler yapma yükü bindirebiliyor ve mükemmeliyetçi olma isteği yaratabiliyor. Ancak günün sonunda hepimiz insanız ve doğrusuyla yanlışıyla elimizden gelen en iyi şekilde çocuklara dünyayı ve hayatta kalabilmeyi öğretmeye çalışıyoruz.
Bu yazıya doğrudan, çocuklara yaşam becerileri nasıl öğretilmeli şeklinde başlayabilirdik . Fakat sosyal medyanın önümüze sözüm ona "mükemmel" ebeveynlik'' örnekleri çıkardığı günümüz dünyasında herkesin kendi mükemmel ebeveynliğinin olabileceğini hatırlatmak istedik.
Gelelim yaşam becerilerine. Çocuklar için yaşam becerileri hayatlarının sonuna dek kullanacakları çok değerli dersler oluyor. Bu sebeple her birini ne kadar erken öğrenirlerse o kadar iyi oluyor. Ancak maalesef çoğu çocuk bu becerileri küçük yaştan edinmeye başlayamıyor. Bu durum aileden aileye değişebilse de genellikle içinde yaşadığımız kültürden kaynaklanıyor. Ebeveynlerin çocukları için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışmaları kültürümüzde yüceltilse de aslında bu durum çocuklarımızı olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, 4 yaşındaki bir çocuk yanlışlıkla yere süt döktüğünde genellikle ebeveynleri hemen ayağa kalkıp bir bez getirip yeri siliyor. Bu cümle aklınıza "E evet, yer pis mi kalsaydı?" düşüncesini getirebiliyor. Ancak 4 yaşında bir çocuğun döktüğü sütü silmek yerine ona hangi bezi kullanması gerektiğini ve yeri nasıl temizleyeceğini göstermek her ne kadar ebeveynin kalkıp yeri silmesinden uzun sürse de uzun vadede hem ebeveyn hem de çocuk için çok yararlı oluyor.
Kendi ebeveynleri çoğu işlerini yapmış yetişkinler olarak hangi yaşta çocuklarımıza hangi becerileri öğretmemizin uygun olacağı konusunda kafamız karışık olabiliyor. Öncelikle bu becerilerin öğrenme yaşının çocuktan çocuğa değişebileceğini ve çocuğunuz burada yazanları yapamayacak durumdaysa hemen endişelenmemeniz gerektiğini belirtmek isteriz. Çocuğunuza yapamayacağı şeyleri ısrarla dayatıp kendisini yetersiz hissetmesine sebep olmak yerine onun neleri yapabileceğini gözlemleriniz sonucu en iyi sizin bileceğinizi unutmayın.
Bunlardan bahsettikten sonra 3-6 yaş grubuna öğretilmesi uygun olan yaşam becerilerine değinebiliriz. Bu yaş aralığındaki bir çocukla geçirilen bir gün düşünelim. Sabah çocuğunuz uyandığında yatakların toplanması için bir ritüel oluşturabilirsiniz. Siz ebeveynler olarak kendi yatağınızı toplarken çocuğunuz da kendi yatağını toplayabilir. Çocuğunuzun yatağını herkesin "mükemmel" bulacağı bir şekilde toplamasına gerek olmadığını unutmayın, önemli olan yatağı "elinden gelen en güzel şekilde" toplamasıdır. Evdeki herkes yatağını topladıktan sonra "İyi iş ekip, hepimiz yataklarımızı topladık!" şeklinde cümleler kurmanız çocuğunuza kendini ailesine ve ev işlerine ait hissettirecektir. Bunun yanı sıra çocuğunuz sizi de o işi yaparken izleyecektir. Bu sebeple ev işleri konusundaki tavrınızın olumlu olması ona da yaptığı işi sevmeyi öğretebilir. Çocuğunuzun yaptığı işte zorlandığını görürseniz hemen duruma müdahale etmek yerine ona yardım isteyip istemediğini sorabilir, istiyorsa "onunla birlikte" işi yaparken yol gösterici şeyler söyleyebilirsiniz.
Yatakları topladıktan sonra sıra muhtemelen kahvaltı etmeye gelecektir. Bu yaş aralığındaki çocuğunuzu kahvaltı hazırlık sürecine de dahil etmeniz onun için iyi olacaktır. Ona sofraya taşıyabileceği şeyleri gösterebilirsiniz. Kolaylıkla dökülebilecek ya da kırılabilecek şeyleri vermeden önce çocuğunuzun buna hazır olup olmadığını göz önünde bulundurmanız iyi olacaktır. Çocuğunuza bu konuda yapabileceğinden daha zor işler verdiğinizde eğer çok sefer başarısızlığa uğrarsa kendini yetersiz hissederek işlerden elini ayağını çekebilir. Bu öğrenme sürecinde her evde bir şeylerin kırılabileceğini ve dökülebileceğini unutmayın. Bu konuda birinci önceliğiniz çocuğunuzun güvenliği olacaktır. Bir şey kırılırsa ağzınızdan çıkan ilk kelimelerin "Eyvah, ortalık battı!" olmasındansa "İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" olması çocuğunuza kendini güvende hissettirecektir. Ardından kırılan şeyin onun sağlığından daha önemli olmadığını belirtip "Burayı birlikte temizleyelim mi?" şeklinde sorularla ona becerilerine güvenme fırsatı tanıyabilirsiniz.
Bu yaş aralığındaki çocuklar (kimyasal içeren malzemeler olmadan) suyla bir yerleri temizleyebilir ve silebilirler. Bunun yanı sıra alçak yüzeylerin tozunu alabilir, eğer onlara boylarına uygun bir süpürge alırsanız yerleri süpürebilirler. Temizleme işini yeterli yapamadığını düşündüğünüzde onu sürekli düzeltmeye çalışırsanız ya da başaramadığı yerleri gösterirseniz işi yapma motivasyonu bozulabilir. Bunun önüne geçmek için çabalarını övmek, eleştirilerimizi yapıcı bir şekilde oldukça nadir yapmak önemli oluyor. Beklentilerimizi çok yüksek tutmamakla birlikte eğer yaptıkları işi düzeltmemiz gerekiyorsa da onlar görmezken yapmamız daha iyi olacaktır. Çünkü unutmayalım ki onlar sadece hayatı sıfırdan öğrenmeye çalışan çocuklar.
Kahvaltılarınız bittikten sonra benzer şekilde sofrayı toplama sürecine de çocuğunuzu dahil edebilirsiniz. Bir şeyleri taşıyabilir, tabağını temizleyebilir ve bulaşık makinesini yerleştirmenize yardımcı olabilir. Makine dolduğunda düğmesine basarak çalıştırmak da ona kendisini yeterli hissettirecek ve öz saygısını artıracaktır.
Son olarak bu yaş aralığındaki çocuklar gün içerisinde oynadıkları oyuncakları oyun saati bittikten sonra toplayabilirler. Onlara hiç fırsat vermeden oyuncaklarını toplamamız temizlik ve düzen gibi konularda bize bağımlı kalmalarına yol açabiliyor. Bu sebeple zorlandıklarında birlikte yapmayı teklif ederek ve belirli rutinler oluşturarak çocuklara organize olmayı öğretebilirsiniz.
Tüm bu anlattıklarımız elbette her zaman çok kolay olmayacak. Çünkü zaman zaman çocuklar rutinlere uymakta zorlanabiliyorlar. Ancak böyle zamanlar olsa da ipleri elden bırakmak ve çocukları kolay yola alıştırmak yerine en kısa zamanda rutine dönmek için çaba sarf etmek daha faydalı olacaktır. Bu sayede, çocuklar kuralları ve sınırları daha sağlıklı bir biçimde içselleştirebilirler.