Çocukluk döneminde tecrübe ettiğimiz olumlu ya da olumsuz koşulların hayat boyu süren, kalıcı etkilere sebep olabileceği, günümüzde bilimin hakkında birçok kanıt sunduğu bir gerçek. Örneğin, ebeveynleri veya bakım verenleri tarafından hayatlarının ilk yıllarında ihmal ya da istismar edilen çocukların yetişkinlik dönemlerinde özellikle bilişsel ve sosyal sorunlar yaşadıkları araştırmalarda sıkça ulaşılan bir sonuç. Peki çocukluk deneyimlerimizi şekillendiren kişiler sadece ebeveynlerimiz mi? Cevap, tabii ki hayır. Çocuklar okul yaşına ulaştıklarında öğretmenleri ve akranlarıyla geçirdikleri zaman, ebeveynlerle geçirdiklerinden daha fazla olmaya başlıyor. Özellikle akranlar arası ilişkiler çocukluk yaşantısının çoğunu oluşturur hale geliyor. Biz de bu yazımızda akran ilişkileri açısından işlerin pek de yolunda gitmediği durumlardan ve böyle durumların olası sonuçlarından bahsedeceğiz.
İlkokul yıllarını düşündüğünde kimisinin aklına sadece yüzünü gülümseten anılar gelirken kimisine ise bu yıllardan hatıra kalan temel şey maalesef arkadaşları tarafından maruz bırakıldıkları sosyal dışlanma ve zorbalık oluyor. Zorbalık, dünya genelinde görülen ve ülkelere göre çocukların %10 ila 25'inin sıklıkla deneyimlediği bir durum olarak biliniyor. Zorbalığı, bir kişinin kendisinden daha güçsüz birisine yönelttiği istemli agresif davranışlar olarak tanımlayabiliyoruz. Bahsedilen agresif davranışlar, fiziksel şiddet gibi açıktan açığa veya dedikodu gibi örtülü bir şekilde sergilenebiliyor. Literatürde, zorbalık uygulayan kişi zorba, zorbalığa maruz kalan kişi ise kurban olarak anılıyor. Hem kendisi zorbalığa maruz kalmış hem de başkalarına şiddet uygulayan kişilere ise zorba-kurban deniliyor. Zorbalar genellikle fiziksel olarak sağlıklı ve güçlü çocuklar arasından çıkarken kurbanlar çekingen, güçsüz ve arkadaşı olmayan çocuklar oluyor.
İlkokul çağındaki çocukların yaşadığı zorbalık deneyimlerinin kısa vadede yarattığı stres ve korku dışında uzun vadede de birçok sonucu bulunuyor. Yapılan bir araştırmada, 7-10 yaşları arasında akranları tarafından zorbalığa maruz bırakılan çocukların ergenliklerinin ilk yıllarında diğer çocuklara göre daha fazla depresif semptom gösterdikleri, olumsuz duyguları daha fazla yaşadıkları ve anksiyete bozukluklarına daha yatkın oldukları sonucuna ulaşılıyor. Yine benzer bir çalışmada, sosyal dışlanmaya maruz bırakılanların sosyal becerilerinin de kendi öğretmenleri ve akranları tarafından daha düşük seviyeli olarak algılandığı, ayrıca bu çocukların daha fazla ilişkisel problem yaşadıkları bulunuyor. Zorbalık ve erken çocukluk döneminde görülen kötü muamelenin olası etkilerini karşılaştırmayı amaçlayan başka bir araştırmada, akranları tarafından zorbalık gören ilkokul yaşlarındaki çocukların anksiyete, depresyon, kendisine zarar verme ya da intihara teşebbüs etme gibi psikolojik problemlere olan yatkınlığının yalnızca erken çocukluk döneminde kötü muameleye maruz kalmış, hiç zorbalığa uğramamış yaşıtlarından çok daha fazla olduğu sonucuna ulaşılıyor.
Çocukluk dönemindeki 1420 tane çocuğun erken yetişkinlik dönemine kadar takip edildiği çok kapsamlı başka bir araştırmada ise çocukluğunda zorba, kurban ve zorba-kurban rollerinde bulunmuş olan çocukların yetişkinlik dönemlerindeki sağlık durumu ile ekonomik ve sosyal yetkinlikleri gözlemleniyor. Çıkan sonuçlara göre, okulda zorba-kurban olarak tanımlanan çocuklar büyüdüklerinde daha fazla ağır hastalık teşhisi alıyorlar, psikiyatrik hastalıklara daha yatkın oluyorlar ve daha sık sigara kullanıyorlar. Sonuçlar, riskli ve yasal olmayan davranışların en fazla zorbalar tarafından sergilendiğini gösteriyor. Ek olarak, okul döneminde kurban, zorba ve zorba-kurban olarak tanımlanan kişilerin zorbalığa hiç karışmamış yaşıtlarına göre akademik ve ekonomik başarılarının da daha düşük olduğu bu araştırmada bulunuyor. Diğer araştırmalardan farklı olarak bu çalışmada, zorbalığa bir kez maruz kalmak ve sürekli olarak maruz kalmanın etkisi de karşılaştırılmış. Buna göre sürekli olarak zorbalığa maruz kalan çocukların yetişkinlikteki sosyal sorunlarının bir kez zorbalığa uğrayanlara göre çok daha fazla olduğu sonucuna varılıyor.
Zorbalığın içerdiği fiziksel, duygusal ve ilişkisel şiddet, kişilerin yaşamlarını akut olarak yeterince olumsuz yönde etkilerken yazı boyunca bahsedilen uzun süreli sonuçlar genel iyilik hali üzerinde daha da yıkıcı bir etki yaratıyor. Bu durumda ebeveynlerin üzerine düşen en önemli görev ise özellikle ilkokul çağlarındaki çocuklarının akranlarıyla olan ilişkilerini gözlemleyerek gerekli olduğu takdirde profesyonel yardıma başvurmaktan çekinmemek oluyor.