2016 yılında yürütülen bir çalışma, Amerika'da her yedi çocuktan en az birinin geçen bir yıl içerisinde istismara maruz kaldığını gösteriyor. Yine aynı rapora göre, sosyo-ekonomik durumu zayıf olan çocuklar, sosyo-ekonomik durumu daha iyi olan çocuklara göre 5 kat daha fazla istismara maruz kalıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği'nin raporuna göre Türkiye'de her 3 çocuktan biri çocuk istismarına maruz kalıyor. Çocuk istismarı; anne-babası, bakıcısı ya da koruyucu ebeveyn rolündeki biri tarafından çocuğa fiziksel, duygusal ya da cinsel şiddet uygulanması, çocuğun duygusal ya da fiziki olarak ihmal edilmesi gibi çocuğa zarar verebilecek ya da zarar verme potansiyeli olan davranışlar olarak tanımlanıyor.
Fiziksel şiddet çocukta fiziksel bir zarara yol açabilecek vurma, tekmeleme, sarsma, yakma gibi davranışlarla fiziksel gücün kasten çocuk üzerinde kullanılmasını kapsıyor. 17 binin üzerinde katılımcı ile yürütülen bir çalışmada, katılımcıların %28'i çocukluğunda fiziksel şiddete maruz kaldığını belirtirken %21'i de cinsel şiddete maruz kaldığını söylüyor. Cinsel şiddet, cinsel eylemlerde bulunması için çocuk üzerinde baskı kurmak ya da onu buna zorlamak olarak tanımlanıyor. Türkiye'deki verilere baktığımızda cinsel istismar mağduru çocuk sayısının 2014'te 74.064 iken 2016'da 83.552'ye yükselmiş olduğunu görüyoruz.
Duygusal şiddet çocuğun kendine verdiği değere, öz saygısına ve duygusal anlamda iyi olma haline zarar verecek davranışları; örneğin isim takmayı, aşağılamayı ve dışlamayı, kapsıyor. İhmal (neglect) ise çocuğun temel fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının (barınma, beslenme, giyinme, tıbbi yardıma erişebilme gibi) karşılanmaması olarak tanımlanıyor. Amerika Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın verileri istismara maruz kalan çocuklar arasında ihmal edilen çocuklarının oranının 1990'da yüzde 49 iken 2016'da yüzde 75'e çıktığını gösteriyor. UNICEF'in Türkiye'de yaptığı araştırmaya göre çocuklar duygusal istismara sırasıyla ev, okul ve sokakta maruz kaldıklarını; kendilerini istismar eden kişilerin de sırasıyla baba, öğretmen, anne, arkadaş ve komşu olduğunu anlatıyorlar.
Peki çocukluğunda istismara maruz kalmış olmanın sonuçları ne oluyor? Fiziksel şiddet sonucu zedelenmiş, hasar görmüş bir beden aslında istismarın tek sonucu değil. İstismara maruz kalan çocukların sosyal ve duygusal becerileri zarar görüyor ve bu çocuklar ciddi sosyal kaygılar ediniyorlar. Çocuklukta maruz kalınan istismarın etkileri, eğer tedavi edilmezse, çocukta hayatı boyunca izlerini gösterebiliyor. Örneğin çocukluğunda şiddete maruz kalmış olmak, yetişkinlikte kişinin şiddete maruz kalma ya da şiddet uygulama eğilimini arttırabiliyor. İstismara uğrayan çocuklarda, sağlıklı bir ortamda yetişen çocuklara kıyasla madde kullanımı, beyin gelişiminde gecikme, eğitim hayatında aksama, iş hayatında daha az fırsata sahip olma risklerinin arttığı bulunuyor. Kronik bir hal almış istismar ise çocuğu post travmatik stres bozukluğu, davranış bozukluğu gibi rahatsızlıklara karşı daha savunmasız bırakıyor.
Her ne kadar çocuk istismarı dendiğinde kafamızda fiziksel ya da cinsel şiddet canlansa da duygusal ve sözlü şiddet de en az fiziksel ya da cinsel şiddet kadar zararlı olabiliyor. Sürekli "Bunu da mı yapamadın?","Sen neden böylesin?" gibi cümlelere maruz kaldığınız ve eleştirildiğiniz ya da yaptığınız hiçbir şeyin takdir edilmediği bir ortamda büyüdüğünüzü düşünün. Kendiniz hakkında ne düşünürdünüz?
İnsan türü olarak olumsuz eleştiriye takdire verdiğimizden daha hızlı yanıt veriyoruz ve eleştiriden takdirden etkilendiğimizden daha çok etkileniyoruz. Çocuklarda da bu durum aynı şekilde işliyor. Bir ebeveyni her ne kadar sevgi ve şefkat dolu olsa da diğer ebeveynin kurduğu aşağılayan, eleştiren cümleler çocuğa zarar verebiliyor. Güvenli, ihtiyaçlarının dikkate alındığı ve en kısa sürede giderilmeye çalışıldığı bir ortamda yetişen çocuğun beyin gelişimi normal seyrederken ilgi görmediği ve saldırgan bir ortamda yetişen çocukların beyin gelişimi bundan olumsuz etkileniyor. Karar verme mekanizmasında rol oynayan frontal korteksin ve duyguları düzenlemede rol oynayan limbik sistemin bir parçası olan hipokampüsün etkilenen bölgelerden olduğu biliniyor. Ayrıca ebeveynleri tarafından sürekli olarak iletilen "başarısız ve değersizsin" anlamındaki mesajların içselleştirilmesi çocuğun kişiliğini, davranışlarını ve öz güvenini etkiliyor. Çevresinden duyduklarına inanmaya başlayan çocuk özeleştiri yapıyor ve bu bir yerden sonra çocuğun her hatasını kişilik özellikleri ile açıklamasına ve kendinden nefret etmesine kadar gidebiliyor.Çocuk istismarı söz konusu olduğunda bireysel, ailesel, toplumsal ve çevresel birçok faktörü göz önünde bulundurmak gerekiyor. Her ne kadar bazı faktörlerin önüne geçmek daha zor olsa da güvenli, stabil ve besleyici bir çevre ve ilişkiler kurmak istismarı önleyebilmek adına önem taşıyor. Çocukluk çağında maruz kalınan istismarın ne denli ciddi etkileri olabileceğini vurgularken istismara maruz kalmış her çocuğun yukarıda bahsettiğimiz süreçlerden geçmek zorunda olmadığını da söylemek gerekiyor. Bu konuyla ilişkili olarak psikolojik esneklik (resilience) kavramı hakkındaki yazımızı okuyabilirsiniz.