Partneriniz hastayken onun iyileşmesi için çaba harcadığınızı fark ettiniz mi? Ya da kötü bir gün geçirdiğinizde partnerinizin ilgi ve şefkatine ihtiyaç duyduğunuzu hissettiniz mi? Bağlanma teorisine göre insanlar, ihtiyacı olanlara koruma ve bakım sağlamayı amaçlayan bakım verme davranışları geliştirme kapasitesiyle doğuyor. Bakım verme sistemi, bireyleri başkalarının ihtiyaçları konusunda uyarıyor ve onlara bağımlı olan veya geçici olarak ihtiyacı olanlara koruma, rahatlık ve yardım sağlamaları için onları motive ediyor.
Tıpkı çocukların tehdit veya belirsizlik karşısında korunma ve bakım için ebeveynlerine yaklaşması gibi, romantik ilişki içindeki partnerler de kişisel zorluklar sırasında rahatlık, destek ve güvenlik sağlamak için birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar. Partnerler hem fiziksel hem de duygusal olarak tutarlı bir şekilde erişilebilir olduklarında ve birbirlerine bakım sağladıklarında aralarında güvenli bağlanma gelişiyor. Mutlu ve güvenli ilişkilerde, bağlanma ve bakım verme davranışı birlikte uyum içinde gerçekleşiyor. Partnerlerin karşılıklı olarak birbirlerine etkili bakım vermesi ilişki kalitesini, istikrarını ve memnuniyetini önemli ölçüde etkiliyor.
Yapılan çalışmalarda bakım veren konumundaki partner, diğerinin olumsuz duygular hissettiğine inanmaya yönlendirildiğinde daha empatik kaygı duyuyor, partnerine zihinsel olarak daha çok odaklanıyor ve destek çabalarını artırıyor. Bu bulgular kişilerin, partnerleri daha fazla desteğe ve bakıma ihtiyaç duyduğunda daha fazla bilişsel, duygusal ve davranışsal kaynaklar kullanarak bakım verdiklerini gösteriyor.
Bir araştırmada, çiftin bir üyesi için sanal gerçeklik teknolojisi kullanılarak stresli bir uçurumdan yürüme görevi oluşturuluyor. Daha sonra kişinin romantik partnerinin sözsüz ilgisi dikkatli/duyarlı veya dikkatsiz/ihmalci olacak şekilde yönlendiriliyor. Katılımcılar, duyarlı partneri ihtiyaçlarına daha duyarlı olarak algılıyor ve bu partnerin varlığında - ihmalci partnere sahip olanlara kıyasla - uçurumdan geçerken daha güvende, daha rahat olduklarını ve daha düşük kaygı hissettiklerini bildiriyorlar. Katılımcılar ihmalci bir partnerin varlığında uçurumdan geçerken ise daha tetikte oluyor. Buna ek olarak, dikkatsiz/ihmalci bir partnere maruz kalanlar, sanal dünyada daha sonraki görev sırasında kendileri ve partnerleri arasında daha fazla fiziksel mesafe bırakıyor. Bu da bakım ihtiyacı oluştuğunda yeterince bakım almamanın partnerlerin geri çekilmesine yol açabileceğini ve bunun zamanla partnerler arasındaki psikolojik ve fiziksel yakınlığı aşındırabileceğini gösteriyor.
Yine bu çalışmada, stresli bir konuşma görevinde partnerin bakım verme düzeyi destekleyici ve destekleyici olmayan şeklinde yönlendiriliyor. Partnerinden destek almayanlarla karşılaştırıldığında, destek alan katılımcıların daha hızlı duygusal iyileşme yaşadıkları, partnerleri tarafından daha çok sevildiklerini hissettikleri, partnerlerine daha yakın hissettikleri ve yakınlık arzularının arttığı bulunuyor.
Bakım verme davranışı evrensel olsa da herkes duyarlı bir bakım veren olma konusunda aynı derecede yetenekli veya motive edilmiş olmayabiliyor. Bakım verme; bilişsel, duygusal ve bazen somut kaynak desteği kadar çoğu zaman sorumluluk da gerektirdiğinden, bakım veren partnerin, karşısındaki partnere duyarlı destek sağlamak için yeterince motive olması gerekiyor. Bakım verenler yeterince motive edilmemişlerse partnerlerinin ihtiyaçları ile uyumlu olmayacak şekilde az destek veya etkisiz bakım verme davranışları gösterebiliyorlar.
Ayrıca, bireyler bakım verme davranışını ilk olarak kendi bağlanma deneyimleriyle öğrendikleri için bağlanma stillerindeki farklılıklar, bakım verme davranışlarını etkileyebiliyor. Güvenli bağlanan kişiler daha etkili bakım verme davranışları gösteriyorlar. Kaçıngan bağlanan kişiler ise günlük stres türlerine yanıt olarak kısa süreli problem çözme yardımı sağlıyorlar. Özellikle partnerlerin daha yüksek düzeyde sıkıntı yaşadığı durumlarda onlardan uzaklaşma davranışı gösterebiliyor ve daha az bakım verebiliyorlar. Kaygılı bağlanan kişiler destek sağladığında ise daha müdahaleci ve aşırı dahil olma davranışını içeren kompulsif bakım verebiliyor. Örneğin, bir araştırmaya göre kaygılı bağlanan kişiler, stresli bir laboratuvar görevine girmek üzere olan partnerlerine daha yüksek düzeyde destek sağlıyorlar, ancak bu destek partnerlerinin ihtiyaç düzeyiyle eşleşmeyebiliyor. Bakım verme davranışları bağlanma stillerimizin ilişkilerimizde etkilerini gösterdiği alanlardan yalnızca biri. Siz de partnerinizle güvenli bağlanma geliştirmek, sağlıklı ilişki davranışlarını öğrenmek ve uygulamak isterseniz Relate uygulamasında bulunan "Sağlıklı İlişkiye İlk Adım: Partnerle Güvenli Bağlanma" yolculuğunu deneyebilirsiniz.
Yetişkinlikte bakım verme süreçleri, güvenli ve iyi işleyen yakın ilişkilerin geliştirilmesinde anahtar bir rol oynuyor. Çocuklukta güven hissetmek için ebeveyn bakımının gerekliliği gibi, yetişkinlerin romantik ilişkilerinde güven duygusu da büyük ölçüde partnerlerin ihtiyaçlara cevap vermelerine ve zor zamanlarında kabul etmeye ve sevmeye devam etmelerine bağlı. İlişki içinde karşılıklı olarak partneriniz önemli bir sınava girmek üzere olduğunda, kötü bir gün geçirdiğinde veya iş hayatıyla ilgili riskli bir karar alması gerektiğinde onun yanında olduğunuzu hissettirerek yoğun dönemlerinde ev işi yükünü üzerinden alarak ve duygusal olarak ihtiyaçlarını karşılayarak ilişki doyumunuzu ve psikolojik iyiliğinizi artırabilirsiniz.