Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar ve Romantik İlişkiler

İrem Lal  Akdoğan

İrem Lal Akdoğan

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar ve Romantik İlişkiler

Love - Liu Xiaodong

Love - Liu Xiaodong

Cinsellik, bireyin en doğal ihtiyaçlarından birisi. Bu ihtiyacın karşılanması bireye birçok faydayı beraberinde getirse de kimi zaman istenmeyen durumlar meydana gelebiliyor. Cinsel yolla bulaşan rahatsızlıklar, kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını önemli ölçüde etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Cinsel yolla bulaşan rahatsızlığın teşhisi, kişinin cinsel davranışları ve duyguları üzerinde güçlü bir etkiye sahip. Bu etkiler kimi zaman cinsel davranışlardan kaçınmak kimi zaman ise karşı cinsin ilgisine layık değilmiş gibi hissetmek şeklinde kendilerini gösterseler de bu durum herkes için geçerli olmuyor. Bu konuda yapılmış çalışmalarda, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara (CYBE) sahip olmanın yaşamları üzerinde hiçbir etkisi olmadığını belirten katılımcılar olduğu gibi CYBE'nin onların yaşamına olumlu etkiler getirdiğini söyleyenler de bulunuyor. Bu kişiler "güvenli seks" hakkında daha fazla bilgi sahibi olduklarını ve terapi sayesinde krizler ile başa çıkabildiklerini belirtiyorlar. Aslında buradan anlıyoruz ki, CYBE'ye sahip olan kişilerin hastalığa bakış açısı, psikolojileri için oldukça önemli oluyor.
relate-banner

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, sadece bireyin kendisinde değil, partner ile kurduğu ilişkisi üzerinde de etki sahibi. Yapılan bir araştırmaya göre birçok kişi, CYBE'nin ilişkilerinde bazı iletişim sorunları doğurduğunu söylüyor. Kimi zaman ise başkaları tarafından "damgalanma" veya kınanmaya maruz kalma korkusu bireyleri mutlu olmasalar bile ilişki içerisinde tutuyor. CYBE sahibi bireyler, aynı rahatsızlığa sahip olan kişiler ile yakınlık kurmayı rahatlatıcı bulabiliyorlar.

Bireyin cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona sahip olduğunu şimdiki veya gelecekteki partnerlerine açıklaması zor olabiliyor. Ancak 2008 yılında yapılmış olan bir araştırmaya göre CYBE sahibi olan pek çok kişi, partneri ile ilişkisinin düzenli olup olmadığına bakmaksızın bu durumu partnerlerine anlatıyor. Buna karşılık az sayıda katılımcı ise bunu özellikle partneri ile düzenli bir ilişkiye sahip değilse anlatmamayı tercih ettiğini ancak tüm korunma yöntemlerini uyguladığını belirtiyor. CYBE sahibi bireylerin bu durumu kabullenmesini sağlayacak stratejilerin sunulması ve partnerlerine açıklamalarına yardımcı olacak teknikler öğretilmesi önemli oluyor. Böylelikle kişi hem kendi sağlığını koruyabiliyor hem de partneri ile sağlıklı bir iletişimin kapısını aralayabiliyor.

Bağlanma stilleri, kişinin CYBE'ye karşı gösterdiği tepki üzerinde önemli bir yere sahip. Ancak yetişkinlik döneminde HIV gibi bir rahatsızlığa sahip olmak, bağlanma stilini etkileyecek şekilde tepki gösterilmesine sebebiyet verebiliyor. Genellikle cinsel yolla bulaşan HIV rahatsızlığına sahip olan bireyler, toplum tarafından damgalanma korkusu ile çeşitli davranışlarda bulunabiliyorlar. Örneğin güvensiz bağlanma stiline sahip olan bireyler stres altında uyumsuz davranışlar gösterme eğiliminde oluyorlar. Hem fiziksel hem de ruh sağlığını etkileyen bu durum sonucunda bireyde inkar, kaçınma veya madde kullanımı gibi davranışlar görülebiliyor. Maalesef yapılan çalışmalar da HIV+ bireylerin toplum içerisinde maruz bırakıldığı dışlanmayı gözler önüne seriyor. Örneğin, Amerika'da yapılmış bir çalışmada katılımcıların büyük bir çoğunluğu HIV+ bireylerle temasın mümkün olduğu ortamlarda bulunmaktan rahatsız olacaklarını belirtiyorlar. Yine de araştırmalar, sosyal desteğin bu aşamada kritik olduğunu gösteriyorlar. Buna rağmen, destekleyici bir partnere sahip olmak, onunla yakınlık kurmak istemek ile karşı tarafa hastalık bulaştırma korkusu bir araya gelerek kaçınmak üzerine bir paradoks oluşturabiliyor. Ancak destekleyici bir partnere sahip olan bireylerin depresyona girme riski daha az olabiliyor. Bu sebeple güven duyulan kişilerden destek almaktan çekinmemek önemli oluyor.

Prezervatif, hem cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları hem de istenmeyen gebelikleri önlemede oldukça başarılı bir korunma yöntemi. Son cinsel ilişkilerine yönelik soru sorulan bir araştırmaya göre gençlerin %60 gibi yüksek bir oranı prezervatif kullanıyor. Prezervatif kullanımı her ne kadar sık olsa da ilişkinin dinamiği ile bu oran değişim gösterebiliyor. Bireyin bir partner ile ilk kez birlikte olduğu sırada prezervatif kullanma olasılığı, ilişkinin ilerleyen dönemlerine göre daha yüksek oluyor. Örneğin beraber yaşayan veya çocuğu olan çiftlerin prezervatif kullanma oranı oldukça düşüyor. Kişi birkaç haftadan beri aynı partner ile cinsellik yaşıyorsa prezervatif kullanımını azaltırken kimi zaman komple bırakabiliyor. Aslında bu çalışmadan anlaşılıyor ki ilişki süresi ile prezervatif kullanımı ters oranda ilerliyor.

Sonuç olarak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, kişinin hem kendisini hem de şimdiki veya gelecekteki partneri ile ilişkisini etkileyebiliyor. CYBE, kişinin bağlanma stili etkileyebilecek kadar güçlü bir durum olsa da destekleyici bir çevre ile kişi bu zorlukların üstesinden gelebiliyor. CYBE'den korunmak için etkili bir yöntem olan prezervatifin kullanımı ilişki süresi ile ters orantılı olsa da sağladığı faydalar oldukça fazla oluyor.

[1] Newton, D. C., & McCabe, M. P. (2008). Sexually transmitted infections: impact on individuals and their relationships. Journal of Health Psychology, 13(7), 864-869.
[2] Newton, D. C., & McCabe, M. (2008). Effects of sexually transmitted infection status, relationship status, and disclosure status on sexual self-concept. Journal of Sex Research, 45(2), 187-192.
[3] Riggs, S. A., Vosvick, M., & Stallings, S. (2007). Attachment style, stigma and psychological distress among HIV+ adults. Journal of Health Psychology, 12(6), 922-936.
[4] Katz, B. P., Fortenberry, J. D., Zimet, G. D., Blythe, M. J., & Orr, D. P. (2000). Partner"specific relationship characteristics and condom use among young people with sexually transmitted diseases. Journal of Sex Research, 37(1), 69-75.

Benzer yazılar

Sizin Aşkınız Hangisi?

Hiç aşık oldunuz mu? Peki aşkın ne anlama geldiğini düşündünüz mü? Aşk ne demek, hadi gelin birlikte bakalım.

İlişkilerdeki 4 Alarm Verici İşaret

Romantik ilişkilerimizde büyük sorunlar baş göstermeden önce genellikle bize küçük ve gizli bazı uyarı işaretleri veriyorlar. Bu işaretler hakkında farkındalık kazanmak hem sağlığımızı korumamıza hem de daha olumlu ilişkilere adım atmamıza yardımcı olabilir.

“Ve Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar…”

Bir ilişkiye, çoğu zaman “sonsuza dek mutlu yaşamak” gibi beklentilerle başlarız. Ancak bu beklentiler karşılanmayınca hayal kırıklığına uğrayıp öfkelenir, hatta belki bazen o ilişkide olmaktan pişmanlık bile duyarız.
Ron Hicks

Tartışsak da Beraberiz

Hiç tartışılmayan bir ilişki güzel olurdu, öyle değil mi? Aslında tam olarak öyle değil. Tartışmalar sağlıklı yapıldığında ilişkimize çok iyi geliyor. Gelin birlikte bakalım.

İkinci Kez Aşık Olmanın Bize Getirdikleri

Her aşk hikayesi farklı olsa da aşkı yeniden bulma deneyimlerimizdeki çoğu süreç ortak. Bunlardan dördünü sizin için listeledik!

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?
Ron Hicks, 1965

İlişkide Sadakatsizlik Yaşanması

Romantik ilişkilerin sonunu getiren en temel sebeplerden biri olan sadakatsizlik nasıl gerçekleşir? Herhangi biri aldatılmaktan sorumlu olabilir mi?

“Her şeyi son ana bırakıyorum.” Peki ya yaşamayı?

Ertelemek kronik ve otomatik bir hale geldiğinde bizim için zararlı bir davranış haline gelebiliyor. Kendimizi yalnızca görevlerimizi değil aslında yaşamın kendisini ertelerken bulabiliyoruz.

İlişkimize Zarar Veren 7 Düşünce Kalıbını Nasıl Değiştiririz?

Zihnimizde dönen bazı düşünce kalıpları partnerimizle aramızda çatışmalar ve hatta ayrılıklar yaşamamıza sebep olabiliyor. Gelin birlikte bize ve ilişkimize zarar veren bu düşünce kalıplarına ve bu kalıpları nasıl değiştirebileceğimize bakalım.

Hep Siz Mi Özür Diliyorsunuz?

Özür dilemek ilişkilerimizi olumlu bir şekilde etkilese de gereğinden fazla özür dilediğimizi fark ettiğimiz noktada durup düşünmemiz hem kendimiz hem de ilişkimiz için daha sağlıklı oluyor.

footer