
İletişim ve yakınlık birbiriyle doğrudan ilişkili kavramlar. Çiftlerin, özellikle de mutsuz partnerlerin sık sık "iletişim kuramıyoruz" diye şikayet ettiklerini duyuyoruz. Fakat aslında bir ilişki içerisindeyken iletişim kurmamak imkansız. Romantik ilişkideki iki kişi arasında konuşmanın, fiziksel temasın, gülümsemelerin veya kendini açmanın olmaması, insanların birbirlerine karşı sahip oldukları duygular hakkında aslında çok fazla şey söylüyor. İletişim kurma isteği ve yeteneği, bir ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesine ve kişilerin o ilişkideki mutluluğuna büyük ölçüde katkıda bulunuyor. İyi haber şu ki etkili iletişim becerileri öğrenilebiliyor ve geliştirilebiliyor.
İletişim, mesajların hem iyi bir şekilde gönderilmesine hem de alınmasına bağlı olarak gerçekleşiyor. Açık bir mesaj gönderdiğine inanmak, mesajın sizin niyet ettiğiniz şekilde anlaşıldığının garantisini vermiyor. Birinin demek istediği şey hakkında tahminlerde bulunarak onu yanlış anlamak oldukça olası. Yolladığınız mesajın nasıl anlaşıldığını görmenin en iyi yolu ise karşınızdaki kişiye ne anladığını sormak. Bunun için karşınızdaki kişiyle Virginia Satir'in önerdiği alıştırmayı yapabilirsiniz: Partnerinizle karşılıklı oturun ve biriniz doğruluğuna inandığı bir cümle söylesin. Diğeri "Yani …"diye cevap versin ve doğru anlayıp anlamadığını ona göstersin. Egzersizin amacı karşı taraftan üç "evet" cevabı almak.
Örneğin;
-Burası çok sıcak.
+Yani rahatsız oldum mu demek istiyorsun?
-Evet.
+Yani ben de mi terlemeliyim?
-Hayır.
+Yani sana bir bardak su mu getirmeliyim?
-Hayır.
+Yani bu konuda bir şey mi yapmamı istiyorsun?
-Evet.
Bunu daha sonra bir soru ile deneyebilirsiniz. Unutmayın, öncelikli amaç sorunun anlamını kavramak, soruyu cevaplamak değil.
İletişim becerilerinin belki de en kritik olduğu noktalardan biri de çatışma zamanları. Söylediğimiz bir söz, tartışmayı büyütüp başka noktalara taşıyabilir veya bir cümle veya bir dokunuşla tartışmanın çok daha sakin bir şekilde ilerlemesini sağlayabiliriz. Anlaşmazlık ve çatışmalar ortaya çıktığında diğer kişiyi suçlama ve çatışmanın yaratılması ve sürdürülmesindeki kişisel sorumluluğu reddetme veya en aza indirme yönünde doğal bir eğilimimiz bulunuyor. Halbuki böyle durumlarda karşı tarafı suçlamaktan kaçınmak ve her iki taraf için de kabul edilebilir çözümler bulmak için birlikte çalışmaya odaklanmak gerekiyor. Suçlama, bir tarafın diğerini yenmeye çalıştığı rekabetçi bir çaba iken gerçek iletişim, partnerlerin anlaşmaya odaklandığı işbirlikçi bir çabayı yansıtıyor.
Sözsüz iletişimin de sözlü iletişim kadar önemli ve geniş yeri bulunuyor. Sözsüz iletişim; vücut dili, göz teması, tonlama, jest, mimik veya temas gibi çok çeşitli biçimler alıyor. İletişim esnasında sözlü ve sözsüz öğeler arasında bir tutarsızlık olan karışık mesajlar göndermek mümkün olabiliyor. Bu durumda alıcı bir şey duyuyor fakat aynı anda başka bir şey hissediyor. Sözlü ve sözsüz mesajlar çeliştiğinde, insanlar sözsüz bilgilere daha çok güvenme eğiliminde oluyor. Örneğin, partnerinizin en sevdiği televizyon programını izlemek için koltuğuna yığıldığını ve size şöyle dediğini düşünün: "Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" Burada sözlü mesaj her ne kadar yardım etme isteğini ifade etse de sözsüz eylemler tam tersini gösteriyor. Mesajı gönderen, alıcının sözsüz ipuçlarına cevap vermesini umarak programını izlemeye devam ederken aynı zamanda yardım etmeye istekli olduğu izlenimini veriyor.
Bunun gibi karışık mesajların önüne geçmek ve partnerinizle sağlıklı iletişim kurabilmek için aranızdaki sözsüz iletişime dikkat etmek çok işe yarıyor. Partnerinizi dinlediğinizi, söyleyeceklerinin sizin için önemli olduğunu göstermek ve onu daha iyi anlamak için göz teması kurmak iyi bir yöntem. Partnerinizin stresli olduğunu gördüğünüzde ona sarılmanız veya hafif bir dokunuşunuz, konu hakkında konuşmak istemese bile yanında olduğunuzu gösterecektir. Ayrıca, sözsüz ipuçlarına dikkat kesilmek ne hissettiğini söyleyemeyen partnerin anlaşılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, bulaşık makinesini boşaltırken çok fazla ses çıkarıyorsa belki de sizinle kızgın olduğu bir konu hakkında konuşmak istiyordur. Tartışma esnasında ses tonuna dikkat etmek, yüzünüzü partnere doğru çevirmek ve hatta temas kurmak çatışmanın daha sağlıklı geçmesini sağlıyor. Bu anlarda sinirli olsanız da göz devirmekten, küçümseyici veya sıkılmış olduğunuzu belirten mimiklerden kaçınmak gerekiyor.
Hepimiz her gün farklı sebeplerle karışık mesajlar gönderiyoruz ancak bu mesajlar genellikle iletişimimizde net ve dürüst olma isteksizliğinden kaynaklanıyor. Karışık mesajlar, doğru anlaşılmaya engel olabiliyor. Dürüstlük ve açıklık iletişimdeki yanlış anlamaları ve karışıklıkları en aza indiriyor.