Bugünkü yazımızda birçoğumuzun muzdarip olduğu, yakınımızdaki çiftlere kimi zaman imrenmemize neden olan, partnerimize "Sana ihtiyacım var, hadi neredeysen çık gel!" diyemediğimiz, desek de fiziksel olarak bir arada bulunmanın saatleri bulacağı bir ilişki türünden bahsedeceğiz: Uzak mesafe ilişkisi. Diyelim ki hayatınızın aşkıyla tanıştınız, daha önce hiç bu kadar çok anlaşabildiğiniz biri hayatınıza girmemişti ve her şey bir rüyadaymışçasına güzel gidiyor fakat tek bir sorun var; o da partnerinizle aranızdaki kilometreler… Peki bu durum ilişkiniz için gerçekten de çok mu kötü yoksa uzak mesafe ilişkisinin de kendi içerisinde birtakım yararları var mı?
Hayatınızın bir döneminde uzak mesafe ilişkisi yaşadıysanız veya şu anda böyle bir ilişki içerisindeyseniz çevrenizden "Gerçekten de yürütebiliyor musunuz?", "Ben olsam asla yürütemezdim!", "Eninde sonunda ayrılacaksınız, benden söylemesi." gibi sözleri mutlaka işitmişsinizdir. Hatta bu durum için "Gözden uzak olan gönülden de ırak olur." gibi oldukça meşhur bir atasözümüz dahi mevcut! şu zamana dek kalıplaşmış olan "Uzak mesafe ilişkileri kötüdür ve birçok problem içerir." gibi yargıların aksine, yapılan son araştırmalardan biliyoruz ki uzak mesafe ilişkileri de en az coğrafi açıdan yakın ilişkiler kadar sağlıklı ve kaliteli; hatta bazı araştırmalar uzak mesafe ilişkilerinin daha kaliteli olabileceğini dahi gösteriyor.
Amerika'da yaklaşık 3 milyon evli çift birbirlerinden uzakta yaşıyorlar. Uzak mesafe ilişkisinin üniversite öğrencileri arasındaki oranı incelendiğinde öğrencilerin %25'i ile %50'si oranında bir kısmının uzak mesafe ilişkisi yaşadığı, %75'inin ise hayatlarının bir kısmında bu tür bir ilişki yaşamış olduğu bulunuyor; yani esasında bu durumu deneyimleyen sandığınızdan çok daha fazla çift var!
Araştırmacılar, uzak mesafe ilişkisi yaşayan çiftler ile coğrafi açıdan yakın bulunan çiftlerin iletişimlerini incelemek adına bir çalışma düzenliyorlar. Partnerlerin yüz yüze görüşmeleri, telefon aracılığıyla konuşmaları, videolu olarak birbirlerini aramaları ve mesajlaşmaları ölçülüyor ve katılımcılara bunlar üzerinden birtakım sorular yöneltiliyor. Bir haftanın sonunda katılımcılar partnerleriyle kendileri ile ilgili ne kadar bilgi paylaştıklarını ve partnerlerinin ne dereceye kadar bunu yaptıklarını raporluyorlar. Bulunan sonuçlara göre, her iki ilişki türü karşılaştırıldığında uzak mesafe ilişkisi yaşayan çiftlerin birbirlerine karşı çok daha yakın hissettikleri ortaya çıkıyor. Bu yakınlık duygusunun sebebi ise partnerlerine karşı kendileriyle alakalı çok daha açık olmaları ve partnerlerinin davranışlarını çok daha fazla idealize etmeleri oluyor. Bu iki eğilim, partnerler birbirleriyle mesaj veya sosyal medya üzerinden iletişim kurduklarında çok daha fazla ortaya çıkıyor çünkü partnerler bu sayede birtakım kısıtlamaların üstesinden gelebilmek adına daha çok çaba sarf etmiş oluyorlar. Ayrıca yine görülüyor ki uzak mesafe ilişkisi yaşayan çiftler, birbirlerine hislerini ve düşüncelerini coğrafi açıdan yakın olan çiftlere göre çok daha derin bir şekilde ifade ediyorlar; bu da aralarında çok daha sağlam bir duygusal bağ kurulmasına yol açıyor.
Başka bir araştırmada ise uzak mesafe ilişkisi yaşayan kişilerle coğrafi açıdan yakında bulunan kişilerin ilişki kalitesi arasındaki olası farkı anlamak adına oldukça büyük bir örnekleme bakılıyor. Bulunan sonuçlara göre, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bireysel farklılıklar bir kenara bırakıldığında her iki ilişki türü arasında nitelik bakımından hiçbir fark bulunmuyor! Aksine, ilişkilerin kalitesini belirleyen şeyin mesafenin çokluğundan ziyade, partnerlerin ilişkiden beklentisi ile ilişkinin gerçekteki durumu arasında herhangi bir uyuşmazlık olup olmadığı.
Tüm bu bulgulara rağmen, yine de uzak mesafe ilişkisi yaşıyorsanız ve bu durumun ilişkinizin kalitesi üzerinde ciddi bir olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorsanız uzak mesafe ilişkisini daha sağlıklı bir şekilde sürdürmek adına hangi yöntemleri uygulayabileceğinizi düşünebilir ve bu durumun bir gün sonlanacağını kendinize hatırlatabilirsiniz!