Yeni bir ilişkiye başlarken temiz bir sayfa açmak sözünü sık sık kullanıyoruz. Peki zihnimiz bu sayfanın temiz olmasına ne kadar izin veriyor? Tüm yaşantılarımızın zihnimizde yer ettiğini ve bu deneyimlerin hayatımızın belirli noktalarında farklı etkilere yol açabildiğini biliyoruz. Geçmiş ilişkilerimiz de zihnimizde yer ederek gelecekteki seçimlerimizi etkileyebiliyor ve böylece yeni ilişkilerimize gerçekte olandan farklı bakış açıları ile yaklaşabiliyoruz.
Araştırmalara göre, geçmiş ilişkilerimiz potansiyel partnerlerimize dair sahip olduğumuz yargıları ve gelecekteki ilişkimizden beklentilerimizi büyük ölçüde etkiliyor. Bu yanılgılar forer etkisi, temel atıf hatası (fundamental attribution error), doğrulama yanlılığı (confirmation bias), olumsuzluk ön yargısı (negativity bias), batık maliyet yanılgısı (sunk cost fallacy) gibi belli başlıklarda toplanıyor. Örneğin, bir çalışmada çiftlere partnerlerinin yüzleri ve tanımadıkları bir yüzün birleştirilmesi ile elde edilen yapay yüzlere sahip hayali kişiler gösteriliyor. İlişkilerinden memnun olan kadınların partnerlerinin yüzüyle üretilen yüzlere sahip erkeklere karşı daha olumlu bir tavır sergiledikleri görülüyor. Fakat aynı durum erkeklerde ve ilişkilerinden memnun olmayan bireylerde gözlemlenmiyor. Sadece güzel anılar çağrıştıran bir yüzü bize hatırlattığı için hiç tanımadığımız bir insana karşı hislerimizin bu derece etkilenmesi de bize aslında ilk izlenimlerimize güvenmenin doğru olup olmadığını sorgulatıyor.
Benzer bir çalışmada da bağlanma stilinin ilişkiden ilişkiye nasıl aktarıldığına odaklanılıyor. Katılımcılar; bir tanesi önceki partnerlerine benzer, diğeri ise tamamen alakasız olan iki farklı kişi ile ayrı ayrı görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde kişilerin eski partnerlerine benzeyen kişi ile kurdukları bağın daha çok kaygılı ancak daha az kaçıngan olduğu görülüyor. Bu kişiler, eski partnerleriyle bir benzerlik göstermeyen kişilerle olan görüşmelerde ise daha kaçıngan ama daha az kaygılı bir tutum sergiliyorlar. Yetişkin bağlanma kuramına göre insanlar geçmiş ilişkilerini gelecek ilişkilerine ışık tutan birer rehber olarak görebiliyorlar. Hayatımızda iz bırakmış insanlara benzettiğimiz kişilere karşı, eskiden tanıdığımız kişilerin bıraktıkları etki ile benzer yönde ön yargılar geliştirdiğimiz de birçok araştırmada gözlemleniyor. Üstelik bu benzerlikleri oluşturmak için gerçekten çok küçük noktaları referans alabiliyoruz ve çoğu zaman bunların kişisel özellikler olması bile gerekmiyor: "Deri ceket mi giyiyor?", "Konuşurken duraksıyor mu?", "O da mı mühendis?". Bu tarz minik ipuçları ile zihnimizde aslında elimizde bulunan bilgiden çok daha fazlasını üreterek kehanetler oluşturmaya meyilli olabiliyoruz. Ayrıca bu ipuçlarını dışarıdan birinin vermesindense kendimiz ürettiğimizde onlardan çok daha fazla etkileniyoruz. Bu tarz yanılgılar; geçmiş ilişkinin uzunluğu, kişinin hayatındaki etkisinin ne derece büyük olduğu ya da ilişkinin nasıl son bulduğundan bağımsız olarak görülüyor. Ancak çalışmaya katılan kişilerin ilk aşklarını kaybetme konusunda yaşadıkları kaygı tekrar gündeme geldiğinde kaygı seviyelerinin geçmiş ilişkilerinin oluşturduğu herhangi bir diğer kaygıdan çok daha yüksek olduğu gözlemleniyor.
Yeni partnerlerimize karşı ön yargılarımızı sadece geçmiş ilişkilerimiz oluşturmuyor; aile bireyleri ile kurduğumuz bağların ve yaşantılarımızın da bu konuda önemi büyük. Aile bireyleri ile olan ilişkilerimizde yaşadıklarımızı da gerçeğin önüne koyup kehanetler üretmek için kullanabiliyoruz. Yeni tanıştığımız kişiler ile aile bireyleri arasındaki bağlantılar bazı insanların daha çekingen olmalarına ve kaygı yaşamalarına sebebiyet verebiliyorken bazı insanlar ise ebeveynlerinin özelliklerini taşıyan partnerleri daha çekici bulabiliyorlar.
Aslında partner seçimlerimizde kendi tercihlerimize uygun partneri seçmektense partnerimizi kendimize uyduracak şekilde algılamaya daha yatkın olabiliyoruz. Karşımıza hep aynı tip insanlar çıkmasa da ya da ilişkilerimizin sonu hep aynı bitmese de zihnimiz durumu böyleymiş gibi algılayabiliyor. Bu yanılgılardan kurtulmak ya da gerçeği daha net görebilmek için de yanılgılardan uzak dış gözlerin, örneğin ön yargısız arkadaşlarımızın, görüşlerinden faydalanmak yararlı olabiliyor.