“Flört şiddeti” dediğimiz kavram kişinin romantik ya da cinsel partneri ya da flört ettiği kişi tarafından fiziksel, duygusal, cinsel ya da sözlü olarak tacize uğratılması olarak tanımlanıyor ve ısrarlı takibi (stalking) de içinde barındırıyor. Flört şiddetine hem kadınlar hem de erkekler maruz kalabiliyor olsa da kadınlarda bu oranın daha yüksek olduğu biliniyor; bu sebeple de araştırmalar genellikle kadınların uğradığı flört şiddeti üzerine yoğunlaşıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC)’nin topladığı veriler son bir yıl içerisinde ergenlik çağındaki her 9 kadın öğrenciden birinin ve her 13 erkek öğrenciden birinin son bir yıl içerisinde fiziksel flört şiddetine maruz kaldığını gösteriyor. Yine bu öğrencilerin kadınlarda yüzde 23’ünün, erkeklerde ise yüzde 14’ünün flört şiddetinin herhangi bir türüne 18 yaşlarına gelmeden maruz kaldıkları bulunuyor. Ergenlik çağında maruz kalınan bu şiddetin kişide bıraktığı kısa ya da uzun dönemli etkilerle birlikte görülme sıklığının bu denli yüksek olması da göz önüne alındığında flört şiddeti nedir, çeşitleri ve sonuçları nelerdir üzerine konuşmak da haliyle büyük önem kazanıyor.
Birçok insan şiddeti, fiziksel şiddet ile aynı anlamda düşünüyor olsa da yukarıda bahsettiğimiz gibi şiddet farklı şekillerde kendini gösterebiliyor:
- Fiziksel şiddet, kasten ya da istemeyerek direkt olarak vücudunuza ya da size yakın bir şeye saldırılması olarak tanımlanıyor ve vücudunuzda bir yerin acıması ile sonuçlanmak zorunda olmadığı gibi herhangi bir yara bere de oluşturmayabiliyor. Fiziksel şiddet partneri boğmaya çalışma, tekmeleme, partnerin saçını çekme, bir yere gitmesini engellemek için tutma, partnere bir şeyler fırlatma gibi davranışları içeriyor.
- Duygusal şiddet ise fiziksel bir saldırı içermeyen partneri tehdit etme, aşağılama, sürekli kontrol etmeye ya da izole etmeye çalışma gibi davranışlardan oluşuyor. Partnerine bağırmak, toplum içinde onu bilinçli olarak küçük düşürmek, onun ne giyeceğine ya da kiminle konuşacağına karışmak, ayrılık durumunda kendini öldürmekle ya da partnerine zarar vermekle karşısındaki tehdit etmek, cinsel ilişkiye girmek istemediğinde partnerine kendisini suçlu hissettirmek gibi davranışların tümü duygusal şiddet olarak değerlendiriliyor. Duygusal şiddet fiziksel şiddet gibi fiziksel, gözle görülür bir zararla sonuçlanmıyor olsa da buna maruz kalan kişide ciddi hasarlara sebep olabiliyor. Partneri tarafından sürekli aşağılanan, eleştirilen kişi bir süre sonra kendisini partnerinin gözünden görmeye başlıyor ve öz güveni ve öz saygısı azalıyor; hatta maruz kaldığı şiddetten kendisini sorumlu tutmaya bile başlayabiliyor.
- Cinsel şiddet, partner üzerinde kendisinin rızasının olmadığı herhangi bir cinsel eylemi gerçekleştirmek için baskı kurmak, onu buna zorlamak olarak tanımlanırken kişinin kendi cinsel aktivitesini kontrol etmesini engellemek, örneğin doğum kontrol yöntemlerini kullanmasını önlemek de cinsel şiddet olarak görülüyor. Bu noktada şunu vurgulamak gerekiyor ki karşı tarafın cinsel anlamda bir yakınlaşmaya hayır demiyor olması evet dediği anlamına gelmiyorken hayır demesi “Aslında istiyorum ama bunun için bana ısrar etmeni bekliyorum.” değil, net bir şekilde bunu istemediği anlamına geliyor. İstenmeyen bir öpücük ya da dokunma kadar; net ve açık bir şekilde “evet” ya da “hayır” cevabını veremeyecek kadar alkol almış, madde etkisinde ya da bilinci yerinde olmayan bir kişi ile cinsel yakınlık kurmaya çalışmak da cinsel istismara giriyor.
- Son olarak birisi tarafından sürekli olarak izleniyor, takip ediliyor, aranıyor iseniz ve bu sizin tedirgin olmanıza ve güvenliğinizin tehdit altında olduğunu hissetmenize neden oluyorsa bu durum ısrarlı takibe (stalking) maruz kaldığınızı gösteriyor. Davet etmediğiniz halde kişinin evinize veya iş yerinize geliyor olması; sürekli gelen kutunuza mailler, telefonunuza mesajlar bırakıyor olması; istemediğiniz halde hediyeler yolluyor olması; takıldığınız yerlerde sizi bekliyor olması ve sizinle ilgili daha çok bilgiye sahip olabilmek için çevrenizdeki insanları kullanması da ısrarlı takip dediğimiz şiddet türünün bazı göstergeleri.
Flört şiddeti üzerine çalışan araştırmacılar aşırı kıskançlık ya da kontrolcülük, kişiyi ailesinden veya arkadaşlarından izole etmeye çalışma, davranışlarının sorumluluğunu üstlenmeme, toplumun empoze ettiği cinsiyet rollerini benimseme, kavgaya ve hayvanlara zarar vermeye yatkınlık gibi bazı davranışların ilişkinin şiddet içeren bir ilişkiye dönüşme ihtimaline işaret edebileceğini söylüyor. Bu davranışlardan birkaçını partnerinizde ya da flörtünüzde görüyorsanız ilişki üzerine düşünmeli, işaretleri görmezden gelmemelisiniz. Araştırmalar şiddete eğilimi olan kişilerin bunu zamanla arttırdığını gösteriyor, yani şiddet eğilimi zamanla azalmıyor tam tersi daha da kötüye gidiyor.
Bu konuyla ilgili olumlu bir haberle yazımızı bitirmek istiyoruz: Kanada’da flört şiddetini önlemek amacıyla 20 okulun dahil edildiği bir çalışma yürütülüyor ve bu okullarda toplamda sadece 28 saatlik sağlıklı ilişkiler, cinsellik ve madde kullanımı gibi konuları içeren dersler veriliyor. 2 buçuk yıl sonra bakıldığında ders verilen öğrencilerde fiziksel flört şiddetinin verilmeyenlere göre çok daha düşük oranda olduğu görülüyor. Bu bulgu bizlere ergenlik döneminde kişileri bu konu hakkında bilgilendirmenin, sağlıklı ilişki nedir, şiddet nerede başlar gibi konulara dair bilinç kazandırmanın flört şiddetini azaltma konusunda ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor.