Mastürbasyon. Halkın büyük çoğunluğunun hassas olduğu ve konuşmaktan rahatsız olduğu bu konu, siyasetçiler ve araştırmacılar için hala tehlikeli bir bölge. Bu konu hakkındaki araştırmaların oldukça az olmasının bir sebebi de bu olabilir. Bu konuyla ilgili Mastürbasyonun cinsellikteki yeri hakkındaki yazımızda da belirttiğimiz üzere, mastürbasyonun hiçbir üreme gayesi içermeyen bir cinsel aktivite olması, onun insanın doğasına aykırı olduğunun düşünülmesine ve mastürbasyon hakkındaki "ayıp" yargısının rasyonel bir söylemden uzak kalmasına yol açıyor. Bunlar da bu konu hakkındaki sessizliğin ve mitlerin devam etmesine sebep oluyor, ama aslında bu sessizlik gençlerin cinsel sağlıkları ve gelişimlerine önemli bir darbe vuruyor olabilir. O yüzden de biz Yakın İlişkiler ekibi olarak bu konu hakkında yazmaya devam ediyoruz.
Cinsel sağlık dersine kayıtlı olan üniversite öğrencileriyle yapılan bir çalışmada genç bireylerin mastürbasyona yaklaşımları ve düşüncelerinin bir gelişimsel sürecin sonucu olduğu görülüyor. Bu gelişimsel süreç şöyle ilerliyor: Mastürbasyon eylemi hakkında bilgi edinimi ve bunun nasıl uygulanacağı, ayıp ve tabunun öğrenimi ve içselleştirilmesi ve son olarak zevk ve ayıp çatışmasının kabullenilmesi. Neredeyse katılımcıların tamamı mastürbasyonu aile ve öğretmenlerinden değil de medya ve akranlarından öğreniyorlar. Buna rağmen cinsiyet kavramı hala ayıp ve zevk çatışmasında göze çarpan bir etmen. Kadınların çoğu mastürbasyonu normal kabul etmekte güçlük çektiklerini açıklıyorlarken, erkeklerin çoğu mastürbasyonun sağlıklı bir cinsel gelişim için faydalı olduğunu benimsediklerini söylüyorlar. Hem erkek hem de kadın katılımcılar çifte standart gösteren farklı cinsel senaryoları tanımlıyorlar.
Amerika'da yapılan çalışmalarda ilk ergenlik döneminde kızların ve erkeklerin farklı tipik cinsel uyarılma deneyimleri olduğu bulunuyor. Çoğu erkek mastürbasyon yapmaya 12-15 yaşları arasında başlıyor; hatta bazı aileler erkek çocuklarının bunu daha da önce denemeye başladığını belirtiyor. Erkek çocuklarının ilk deneyimleri, kendilerini nasıl uyaracaklarını ve orgazma nasıl kolay ve hızlı ulaşabileceklerini keşfetmeyi de kapsıyor. Bu cinsel deneyimler bir partnerle cinsellik yaşamadan önce yaşanıyor. Kız çocuklarına bakıldığı zaman, genel olarak kızların daha az mastürbasyon yapma eğilimi gösterdikleri bulundu. Bunun yanı sıra, kızların çoğunun ilk cinsel uyarılma deneyimlerinin karşı cinsle çıkarken olmasının daha yaygın olduğu da araştırmalar tarafından ortaya konulan bir başka bulgu. Sonuç olarak, erkeklere nazaran kızların çoğunun kendilerini uyarmayı öğrenmeleri ve orgazm yaşamış olmaları ihtimali daha az oluyor.
Mastürbasyonun cinsiyetler arasında farklı oranlarda popüler olması ve mastürbasyona yaklaşımın da değişiklik göstermesi Harriet Hogarth ve ekibine bu konuda nitel/kalitatif bir çalışma yapmaları için ilham vermesi üzerine İngiltere'de 16-18 yaş aralığındaki heteroseksüel genç kadınlarla kapsayıcı bir çalışma yürütülüyor. Genç kadınların vücutları hakkındaki düşünceleri ve özellikle mastürbasyon hakkında hissettikleri oldukça farklı olduğu görülüyor. Analizler sırasında bu kadınlar 4 gruba ayırarak inceleniyor. Mastürbasyon hakkında güçlü olumsuz hisleri olan genç kadınlar, bu davranışı iğrenç olarak tanımlıyorlar. Bu genç kadınlarda ortak olan noktalar ise cinsel deneyimlerinin onları genellikle tatmin etmemesi ve partnerleriyle iletişimlerinin -özellikle kendi arzuları ve kondom kullanımı gibi cinsel güvenlik konularında- sınırlı ve çatışmacı olması. Bu gruptaki genç kadınlar, aileleri hakkında da konuşmakta zorlanıyorlar ve anneleriyle iletişimlerinin genelde tek yönlü ve samimiyetten uzak olduğunu belirtiyorlar. İkinci grup mastürbasyon hakkında belirli bir görüşü olmayan ve hiç denememiş genç kadınlardan oluşurken bunu denemiş ama tatmin edici bulmamış ve bedenleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları için nasıl devam edebileceklerini anlayamamış genç kadınlar ise üçüncü grubu oluşturuyorlar. Bu kadınlar kendi cinselliklerini karşı cinsin istekleri üzerinden tanımlıyor ve algılıyorlar. Bu gruplarda ortak olan bir diğer nokta ise partnerleriyle kendi cinsel istekleri, duygusal ihtiyaçları ve fiziksel ve cinsel güven hisleri hakkında konuşmaktan kaçınıyor olmaları. Dördüncü grup ise düzenli olarak mastürbasyon yapan ve bunu keyifli ve tatmin edici olarak tanımlayan genç kadınlardan oluşuyor. Bu genç kadınlardan bazıları mastürbasyonla bazı olumsuz hisleri ilişkilendiriyor ve bunu aşmaları gerektiğini düşünüyor. Dördüncü grupta ortak olan şey ise ailelerinin onlarla cinsel meselelerde rahat ve açık bir iletişim kurabilmiş olmaları. Bu kadınlar, iletişimlerinin tek yönlü bir konuşmadan çok karşılıklı olduğunu belirtiyorlar.
Kişisel olarak haz almayı öğrenememiş kadınlar, cinselliğe ve cinsellikten neler beklediklerine dair bilgiyi kendi çocukluk deneyimlerinden, okuldaki cinsellik eğitiminden (ki Türkiye'de bunun ne kadar kısıtlı olduğunu ya da hiç olmadığını hepimiz biliyoruz), ebeveynlerinden, kardeşlerinden, akranlarından veya medyadan ediniyorlar. Bu bilgiler, maalesef, eğer giydikleri kıyafet fazla açık olursa erkekleri uygunsuz davranmaya itebilecekleri gibi toplum tarafından empoze edilen ve aslında gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmayan bilgileri de içeriyor. Vücutlarıyla ya da genel olarak kendileriyle barışık olmayan bu kadınların ilk ve hatta bunu takip eden cinsel deneyimleri de doğal olarak zevk almaya yönelik olmuyor. Hyde ve Jaffee, genç kızların, erkeklerin onları cinsel olarak uyaracağını ve bir ilişki düzleminde cinsel uyarının gerçekleşeceğini öğrendiklerini vurguluyor. Diğer bir deyişle, kızlar cinselliklerini erkekler üzerinden öğrenirken ya da öğrenmeleri gerektiğini öğrenirken erkekler bunu kendi üzerlerinden yapıyor. Bu bakış açısı, kadınların heteroseksüel cinsel ilişkide orgazma ulaşma zorluğunu da kızların da erkeklerin ilk deneyimleri gibi kendilerini hızlı ve kolayca orgazma götürecek deneyimler yaşamış olmamalarına bağlıyor.
Bunun tersine, mastürbasyon geçmişi olan kadınların, olmayanlara nazaran daha yüksek cinsel öznelliğe sahip oldukları, haz almakta daha kararlı oldukları ve hayatlarının cinsel yönleri üzerine daha çok düşündükleri araştırmalar tarafından kanıtlanıyor. Ayrıca, bu kadınlar yakın ilişkilerinde kendilerini daha iyi ifade edebiliyorlar ve cinsiyetler arası çifte standarda karşı koymaya daha meyilliler. Bütün bu sebepler göz önünde bulundurulduğunda ailelerin çocuklarıyla cinsellik konusunda daha açık ve direkt olması, cinselliğin ve mastürbasyonun tabu olarak tanımlanmaması, okullardaki cinsellik eğitimini yaygınlaştırmak ve bu konular hakkında konuşabilmeyi "yatak odası"na sınırlamamak daha da büyük önem kazanıyor.