Bu yolculuk, bizi genellikle "optimal kaygı" bölgesine, yani çok bunalmış hissetmeden kendimize meydan okuduğumuz bir alana götürüyor. Burada “Yerkes-Dodson Yasası” devreye girerek bize performans ve kaygının benzersiz bir ilişkiye sahip olduğunu hatırlatıyor. Belirli bir düzeyde kaygı performansınızı artırabiliyor, ancak çizgiyi aşıp verimsizliğe dönüştürmesi de ekstrem durumlarında an meselesi olabiliyor.
Cesaret duygusu, bu noktada büyümemizin formülünün temel bileşenlerinden biri oluyor. Konfor alanınızdan çıkmak, belirsizlikle yüzleşmek, riski kucaklamak ve gelişme yeteneğinize inanmak için cesur olmak adeta bir şart haline geliyor.
Karar verirken gerçekçi bir düzeyde risk almanız size:
- Kendinizi gerçekleştirme ve tam potansiyelinize ulaşma fırsatını veriyor.
- Kendinizi zorluklara maruz bırakmak, sıkıntılar karşısında uyum sağlamanıza ve büyümenize yardımcı oluyor.
- Ortaya çıkan aksilikleri olumsuzluktan ziyade bir büyüme fırsatı olarak gören bir zihin yapısı benimsemenizi sağlayabiliyor.
- Stresi yeniden tanımlayın: Her stres anı negatif olmayabilir, bu noktada pozitif stres faydalı da olabilir.
- Yeni bir şey deneyin: Bildiğiniz işleri farklı şekilde yaparak rutini kırın, örneğin yorumları okumadan hiç gitmediğiniz bir restorana gitmek gibi.
- Duygularınıza alan açın: Belirli durumlar hakkında nasıl hissettiğinizi düşünün. Elinizden geldiği kadar dürüst bir şekilde sizi rahatsız eden duyguların da farkına varın. Bu farkındalığı kendinizi konfor alanınızın dışına itmek için kullanın.
- Öz şefkat üzerine çalışın: Kişisel gelişim dönemlerinde kendinize karşı nazik olun; bu süreci zorlayıcı bulmanız gayet doğal. Hepimiz dönüşürken zorlanıyoruz.
- Destek arayın: Kişisel gelişim yolunda yalnız ilerlemek zorunda değilsiniz. Psikolojik destek almak süreci çok daha pürüzsüz yürütmenize yardımcı olabilir.