İş yerinde ruh sağlığı hakkında konuşmak oldukça zor olabiliyor. Fakat insanlar bunun hakkında ne kadar az konuşursa (kendilerinin ve başkalarının psikolojik problemler ile mücadele ettiğini bilseler bile), ruh sağlığı üzerindeki damgalama da o kadar büyüyor. Yani, bu bir kısır döngü haline geliyor. Damgalama arttıkça çalışanlarınız diğer insanlar tarafından dışlanabilir, kendilerine atfedilen damgaları benimseyerek kendilerini hatalı veya kusurlu görebilir ve kendilerinden utanç duyabilirler. Etiketlenmemek için ruh sağlığı üzerine konuşmak veya yardım almaktan kaçınabilirler. Bu döngüyü kırmak için sorunu proaktif ve stratejik bir şekilde ele almalısınız. Sonuçta kaygı ile başa çıkan kişilerle ve hatta kendimizle konuşma şeklimiz, ruh halimiz üzerinde büyük bir etkiye sahip.
Peki bir lider olarak psikolojik problemlerin daha görünebilir ve konuşulabilir olması için neler yapabilirsiniz?
Yöneticilerin, çalışanlarına karşı, kendilerini işlerine adayabilmeleri için kapsayıcı ve güvenli bir ortam yaratma sorumluluğu bulunuyor. İş yerinde huzurlu hissetmenin daha iyi performans ve yüksek refah sağladığını gösteren araştırmalar mevcut. Liderlerin psikolojik iyilik hakkında konuşmaları, başkalarını bunun hakkında konuşmaya teşvik etmeleri ve çalışanları için kaynaklar ve planlar geliştirmek üzere aktif olarak çalışmaları gerekiyor. Bunun üzerine konuşmak ve harekete çekmek meslektaşlarınızın mutluluğunu ve üretkenliğini artırdığı kadar ruh sağlığı hakkındaki önyargıları da azaltabiliyor.
1- Genel olarak sağlıktan bahsedin.
Muhtemelen bir diz sakatlığı olan arkadaşınıza nasıl hissettiğini, soğuk bir şehre taşınmış arkadaşınıza üşüyüp üşümediğini sorarsınız. Birinin fiziksel sağlığı hakkında soru sorarken psikolojik sağlığı hakkında da soru sormaya çalışın. Kendi zorlandığınız durumlardan bahsetmeyi denemek, bunun üzerine konuşmayı normalleştirmeye yardımcı olacaktır. "Alerjilerim beni bir türlü uyutmuyor ve kaygılarım da öyle. Eşimin hastalığa yakalanma ihtimalini düşünürken rahatlayıp uyumak gerçekten zor. Siz nasılsınız?" konuşması bir örnek oluşturabilir. Çalışanlarınızla samimi bir bağınız yoksa bu tarz paylaşımlarda bulunma ihtimallerinin düşük olabileceğini unutmamanız gerekiyor. Güven oluşturmak için küçük adımlar atın. Örneğin, "Genellikle iş dışı konular hakkında konuşmadığımızı biliyorum ama bugünlerde bir ihtiyacınız olursa sizi dinlemek için buradayım." diyebilirsiniz.
2- İnsanları düzeltmeye çalışmayın.
Liderler genellikle zor durumları aşarak ve karmaşık sorunları çözerek başarılı oluyorlar. Ancak insanlar "çözülmeyi" sevmez. Onu problemli olarak gördüğünüze inanan bir çalışan, kendisini yetkin görmediğinizden endişelenebilir, bu da çalışanın güven duygusuna ve performansına zarar verebilir. Meslektaşlarınıza yetenekli ve becerikli olup hala desteğe ihtiyaç duyabileceklerini hissettirin. Kendiniz kaynak olmaktansa kaynaklar için bir köprü olmanız daha verimli olabiliyor.
Sizinle hissettiklerini paylaşan bir takım arkadaşınıza şu cevapları verebilirsiniz:
- şu anda size en çok ne yardımcı olur?
- Üzerinizden nasıl bir yük alabilirim?
- Sizi nasıl destekleyebilirim?
- Kurum içinde sahip olduğumuz kaynakları ve bunların dışında neye ihtiyacınız olabileceğini konuşalım.
- Ben de benzer şeyler yaşamıştım, eğer size yardımcı olacağını düşünürseniz kendi deneyimlerimden bahsetmeye açığım.
3- Gerçekten dinleyin.
Duymak her zaman yeterli olmuyor. Gerçekten dinlemek ise çoğu zaman kolay olmayabiliyor. Özellikle kendi meşguliyetiniz ve ön yargılarınız araya girdiğinde çalışanlarınıza duyulduklarını ve önemsendiklerini hissettiremeyebilirsiniz. Güvenli bir ortam yaratmak için yapabileceğiniz birkaç ipucunu sizin için listeledik:
- Hem kendinize hem meslektaşınıza karşı dinleme niyetinizin ona yardımcı olmak olduğu konusunda net olun.
- Dinlerken onaylayan/onaylamayan, yargılayıcı bir düşünceye girdiğinizde fark edin ve kendinizi bu yargıdan uzaklaştırın.
- Anlatan kişinin deneyimine odaklanın, kendi deneyiminizi ayrı tutun.
- Sosyal izolasyon veya finansal kaygılar gibi genel temaları dinlerken ayrıntılara takılmayın. Unutmayın, sorunlarını çözmek için değil arkadaşınızı desteklemek için oradasınız.
- Gözlerinizle ve kulaklarınızla dinleyin. Karşınızdaki kişinin yüz ifadelerindeki değişiklikleri fark edin. Bu size kişinin gerçekte ne hissettiğine dair bazı ipuçları verebilir.
- Kendi kendimize "Bu konuda ne yapmalıyım" diye düşünmeye başladığımızda genelde dinlemeyi bırakmış oluyoruz. Böyle düşüncelere daldığınızı fark edip tekrar odaklanmaya çalışın.
- Karşınızdaki kişi sizinle dalgın olduğunuz veya aklınızın dolu olduğu bir zamanda iletişime geçti ise bunu ona bildirin ve konuşmanızı gerçekten onunla ilgilenebileceğiniz bir zaman için yeniden planlamayı teklif edin.