Birçok ülkenin psikolojik sağlık verileri incelendiğinde risk grubunun ağırlıklı olarak ergen ve genç yetişkinlerden oluştuğu görülüyor. Ergenlik döneminde spor yapmanın stres, kaygı, yalnızlık ve depresyon gibi mental sağlık ile ilgili konularda önleyici bir gücü olabildiğine dair veriler bulunuyor. Fakat ergenlik döneminde spor yapan kişiler incelendiğinde, kız çocuklarının erkek çocuklarına kıyasla daha az aktif olduğu görülüyor. Buna bağlı olarak, kız çocuklarında psikolojik problemlere daha sık rastlanıyor. Yani, kız çocuklarının spora katılımı fiziksel sağlığın yanı sıra ayrıca psikolojik durumlarını da olumlu etkileyebiliyor.
Yapılan bir araştırmada ergenlik döneminde kişilerin spor yapma eğilimleri ve ne kadar süre spor yaptıkları temel alınarak bu kişilerin mental sağlıkları inceleniyor. Sonuçlar, daha uzun süre boyunca takım sporlarında yer alan kişilerin erken yetişkinlik döneminde depresyon eğilimlerinin düşük olduğunu gösteriyor.
Beden memnuniyetsizliği ve kişinin psikolojik durumu arasındaki ilişkiyi inceleyen uzmanlar, beden memnuniyetsizliğinin depresif semptomlar gösteren kişilerde daha yaygın olduğunu söylüyor. Bu veriye dayanarak, sporun özellikle de genç yetişkinlerin yaşamında beden memnuniyetsizliğine karşı önleyici bir güç olabileceğini söyleyebiliriz.
Sporun başka bir olumlu sonucu olarak erken yaşta spor yapmaya başlamanın özgüveni ve öz yeterliliği pozitif yönde etkilemesi gösterilebilir. Bahsi geçen özgüven ve öz yeterlilik yalnızca fiziksel alanda değil, kişilerin yaşamının genelini kapsayan bir şekilde karşılık buluyor.
Özetle, ergenlik döneminde spor yapmak kişiyi içinde bulunduğu gelişim sürecinin dezavantajlı olabilecek yönlerinden koruyabiliyor. Özellikle kız çocuklarında yaygın görülen depresif semptomlar ve beden memnuniyetsizliğinin şiddetinin azaltılmasında sporun bu anlamda çok önemli bir rolü bulunuyor.
