Erken çocukluk döneminde (0-6 yaş) bulunan çocuğunuzun yeni şeyler öğrenme becerilerini ve fırsatlarını desteklemek için eğitimdeki alternatif yaklaşımları anlamak fayda sağlıyor. Bu konuda özgün ve yeni olan önemli yaklaşımlardan biri de Reggio Emilia yaklaşımı. Önemli olan diğer Montessori ve Waldorf yaklaşımları gibi Reggio Emilia yaklaşımı da doğal materyallerin ve ortamın önemini vurguluyor. Aynı zamanda çocuklara problemlere barışçıl çözümler geliştirmenin de yollarını sunuyor.
Reggio Emilia eğitimcileri, okulun bilgi aktaran bir yerden ibaret olmadığına inanıyorlar. Bunun yerine okul, çocuklara kendi kültürlerini ve bilgilerini inşa etmelerine izin veren bir yer. Bu okullarda bilgiyi inşa edenler çocuklar. Çocuklar kendi değerlerini ve bilgilerini fiziksel olarak dünyadan ve sosyal etkileşimlerinden yararlanarak oluşturuyorlar.
Reggio Emilia okullarının üç amacı oluyor. Bunlardan ilki çocukların sahip olduğu haklarla ilgili. Buna göre çocuklara çevrelerini keşfetmeleri için dokunma, koklama, tatma, hareket etme, dinleme şansları verilmeli. Bütün düşüncelerini çizerek, oynayarak, kelimelerle veya şarkılarla söyleyerek, hareket ederek ifade etme fırsatı verilmeli.
İkinci amacı ise öğretmenlerle ilgili. Öğretmenler bir araştırmacı ve uygulamacı kimliğine sahip oluyorlar. Yapılan araştırmaları kendilerine temel alarak teknikler geliştiriyor ve öyle öğretmenlik yapıyorlar. Çocuklar ile diyalog içinde olan, onları dinleyen, onlarla ilişki kuran ve öğrenmesini destekleyen rollerde bulunuyorlar.
Bu yaklaşımın üçüncü amacı ise ev ve okul ilişkisinin sürdürülebilirliği ile ilgili. Reggio Emilia okulları ebeveynleri, öğretmenleri ve çocukları eşit seviyede öğrenme programlarına dahil ediyor. Ebeveynler de okulun karar verme süreçlerinde söz sahibi oluyor. Bu sayede okul, iş birliği ile yapılanıyor.
Bu yaklaşıma sahip okullar için müfredattan bahsetmek pek mümkün görünmüyor. Öyle ki, Reggio Emilia modeli düşünme teknikleri, ilişki kurma yolları ve diğer insanların alanlarına saygı duymakla ilgili eğitimler veriyor. Temeline öğretmenin bilgisini koymak yerine çocuğun ilgilerini baz alarak saygı, sorumluluk gibi kavramların üzerinde duruyor. Sonuç olarak öğretmen ve öğrencilerin belirlenmiş bir programı takip etmeleri gerekmediği için derinlemesine bir öğrenme gerçekleşiyor.