Eğer bir kardeşiniz varsa onunla ilgili ilk anılarınızı düşündüğünüzde aklınıza küçükken onu anne ve babanızdan ne kadar çok kıskandığınız geliyor olabilir. Aslında yaşanan bu kıskançlık süreci, birçok çocuğun bir kardeş sahibi olduğunda yaşadığı yaygın bir durum. Bu yazımızda erken çocukluk döneminde kardeşler arasındaki kıskançlığa, bu sürecin ebeveynlerle olan bağlanma türünden nasıl etkilendiğine ve ileride nelere yol açabileceğine değineceğiz.
Kıskançlığın Psikolojisi adlı yazımızda daha ayrıntılı bir şekilde anlatılan kıskançlık, değer verdiğimiz bir ilişkinin tehdit edildiğini ve o ilişkiyi kaybedebileceğimizi düşündüğümüzde ortaya çıkan karmaşık bir duygu; bu sebeple kıskançlık her daim içinde üçlü bir ilişkiyi barındırıyor. Bu bağlamda üçlü ilişki; kıskanan çocuk, kıskanılan kardeş ve ebeveynden oluşuyor ve bu üçlü arasında kurulan her ilişki bir diğerini de etkiliyor. Sanılanın aksine, kıskançlığın bir yaşından önce ortaya çıkan bir duygu olduğu görülüyor. Yapılan bir çalışmada, yaşları 5 ile 9 ay arasında değişen bebekleri olan ebeveynler iki farklı gruba ayrılıyor. İlk grupta yer alan ebeveynler bir oyuncak bebekle ilgilenirken, ikinci grupta yer alan ebeveynler bir kitapla ilgileniyor. Ebeveynlerinin oyuncak bebekle ilgilendiğini gören çocukların, ebeveynleri kitapla ilgilenen çocuklara kıyasla daha çok negatif yüz ifadeleri gösterdikleri ve ebeveynlerine fiziksel olarak daha çok yaklaştıkları gözlemleniyor. Aynı zamanda beyinlerinde aktif olan bölgelerin, yetişkinlerin kıskançlık duygusunu hissettiklerinde aktif olan bölgelerle aynı olduğu tespit ediliyor. Araştırmacılar, kıskançlığın bu kadar erken bir dönemde ortaya çıkmasının sebebini bebeğin o dönemde çok fazla bakıma ihtiyacı olmasına ve eğer ebeveynini kaybederse bu bakımı alamayacak olmasına bağlıyorlar. O dönemde çocuk için en büyük tehdidi oluşturan kişi de -bakım kaynağını paylaşmak zorunda olduğu- kardeşi oluyor.
Bir kardeşe sahip olmak aslında büyük kardeş için birçok değişikliği de beraberinde getiriyor. Bir çocuğun kardeşi olmasına ilk 3 haftada verdiği tepki, aslında ileriye yönelik birçok ipucu veriyor. Kardeşi olduktan sonraki ilk 3 haftada bebeğin bakımıyla ilgilenmek isteyen çocukların, ileride daha az sorunla karşılaştığı bildiriliyor. Ancak, kıskançlık beraberinde birçok farklı duyguyu, motivasyonu ve davranış biçimini getiriyor. Eğer bir çocuk, ebeveyninin ve kardeşinin ilişkisini izlerken bunu bir "ihanet" olarak yorumlarsa, bu çocukta daha çok öfke belirtisine rastlanıyor ve ebeveynine karşı daha agresif davrandığı gözlemleniyor. Ancak eğer çocuk bu ilişkiyi izlerken ebeveynini kaybettiğini düşünürse, bu durum çocukta daha çok üzüntü duygusu uyandırıyor ve çocuğun ebeveyninden uzaklaştığı gözlemleniyor.
Gösterilen bu duygu ve davranışlar birçok farklı faktörden etkilenebiliyor. Bunlardan birisi de kıskançlık gösteren çocuğun yaşı. Araştırmalar, küçük kardeşlerin bu kıskançlık anlarında daha çok ağladığını ve sızlandığını gösterirken, büyük kardeşlerin daha çok öfke ve üzüntü yaşadığını gösteriyor. Bunun bir sebebinin ise büyük kardeşlerin duygularını daha çok kontrol edebilmesi olduğu düşünülüyor. Öte yandan, küçük kardeşlerdeki kıskançlık mizaç (temperament) ile ilgiliyken büyük kardeşlerdeki kıskançlığın duygusal gelişim ile ilgili olduğu görülüyor. Aynı zamanda büyük çocukların, mutlu evliliklerde bu kıskançlıklarını daha iyi kontrol edebildikleri gözlemleniyor.
Çocukların ebeveyn ile olan bağlanma stilinin de bu sürece önemli etkileri oluyor. Ebeveynlerine güvenli bağlanan çocukların, ebeveynleri kardeşleriyle ilgilenirken onları bölmeye çalışmadığı, ancak yanda sessizce oturdukları ya da çevredeki oyuncaklarla ilgilendikleri görülüyor. Aynı zamanda bu çocuklar daha az davranış problemi yaşıyorlar. Öte yandan, ebeveynlerine kaygılı bağlanan çocuklar, ebeveynleri kardeşleriyle ilgilenirken ebeveynleriyle sürekli fiziksel temas arıyorlar ve ilgiyi üstlerine çekmek istiyorlar. Bu çocukların, özellikle ebeveynleri kardeşlerini beslerken, ebeveynle çatışan davranışlar sergileme ihtimalleri artıyor. Bunun yanı sıra, güvenli bağlanan çocuklara kıyasla, kaygılı bağlanan çocuklarda daha çok uyku problemi ve sinirli ruh hali yaşandığı görülüyor. Ebeveynlerine kaçınmacı bağlanan çocuklar ise bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken kesim oluyor. Bu çocuklar, kardeşleri olduktan sonra daha çok içlerine kapanıp ebeveyn ve kardeş ilişkisini görmezden geliyorlar ve kardeşleriyle iletişim kurmaktan kaçınıyorlar. Bu çocukların sorunları ağlamak ya da fiziksel temas aramak gibi bölücü davranışlarda bulunmadıkları için uzun süre fark edilemeyebiliyor, hatta sorun çıkarmadıkları düşüncesiyle ebeveyn tarafından yanlışlıkla desteklenebiliyor. Ancak bu çocuklar uyku problemlerine ve davranış bozukluklarına en yatkın olan çocuklar oluyolar. Eğer fark edilmezlerse, bu durum ileride kardeşler arasında zayıf bir ilişkinin habercisi olabiliyor.
Peki bizler büyüdükçe kıskançlığımız küçülür mü? Aslında küçüklüğümüzde kardeşimize karşı gösterdiğimiz kıskançlığın uzun vadede önemli etkileri var. Her ne kadar ebeveynler her çocuğa eşit ilgi ve sevgiyi göstermeye çalışsa da psikiyatrist Doç. Dr. Veysi Çeri'nin dediği gibi "Hiçbir kardeşi aynı anne-baba yetiştirmemiştir". Eğer bir çocuk, kardeşine kıyasla daha az sevildiğini veya daha az dikkate alındığını hissederse bu ileride daha düşük bir özgüvene, güvensiz bağlanmaya ve devam eden kardeş kıskançlığına yol açabiliyor. Aynı zamanda, bu kişiler başkalarını kendilerine rakip olarak görmeye daha meyilli olabiliyor. Bu kişilerin romantik ilişkilerinde de daha kıskanç tutumlar sergiledikleri biliniyor. Peki kardeşine kıyasla daha çok sevgi ve ilgi aldığını düşünen kişilerde durum nasıl oluyor? Bu durum daha yüksek bir özgüvenle ilişkilendiriliyor, ancak bu kişilerin de romantik ilişkilerinde daha çok sorun yaşadığı biliniyor. Ancak çocukluk döneminde eşit derecede sevgi aldıklarını düşünen kardeşlerin romantik ilişkileri de daha az sorunlu oluyor.