- Güven oluşturma: Güven duymak, sağlıklı bir iletişim kurmanın başlıca koşulu. Çocuğun korktuğunda veya güvende hissetmediğinde ebeveynlerinin yanında olduğunu bilmesi ve hissetmesi, güven duygusunun oluşmasında etkili oluyor.
- Sağlıklı ilişkiler kurma: Çocuklarda olduğu gibi yetişkinler de oyun oynama ihtiyacı duyuyor. Ebeveynlerin çocuklarına vakit ayırarak o süre zarfında birlikte oyun oynamaları, çocuğa kendini değerli hissettiriyor. Yapılan araştırmalara göre sağlıklı oyun ortamı, çocukların depresyon ve anksiyete geliştirme riskinin azalmasına yardımcı oluyor. Çocukların ebeveynleriyle olan ilişkilerinin yanı sıra, ailenin diğer üyeleriyle veya arkadaşlarıyla olan ilişkileri de çocuğun mental sağlığı açısından önem taşıyor. Bu sebeple ebeveynlerin, çocuğun sosyal çevresiyle olan ilişkilerini desteklemeleri öneriliyor.
- Tutarlı olma: Çocuklar kurallara uymadıklarında ne ceza verileceği veya olumlu davranışlarının sonucunda ne kazanacakları konusunda meraklı olabiliyorlar. Bu gibi durumlarda ebeveynlerin, sınırları çocuğun anlayabileceği şekilde belirtmesi ve tutarlı olması çocuğa yardımcı oluyor. Tutarlı bir disiplin sağlamak, çocukların duygularını kontrol etme becerilerinin gelişiminde de etkili oluyor.
- Stres yönetimi: Stres çocukların günlük yaşamlarında sıkça karşılaştıkları bir duygu olabiliyor. Bu noktada ebeveynlerin çocukların rahatlamalarına yardımcı olabilecek ve streslerini dindirebilecek aktiviteleri çocuklarına anlatmaları ve onları teşvik etmeleri öneriliyor.
- Öz güven geliştirme: Çocukların öz güven sahibi olabilmeleri için üç temel nokta önem taşıyor. İlk olarak çocuğun sahip olduğu ve nasıl göründüğünü belirleyen özellikler yerine, çocuğun başarmak için gösterdiği çabayı övmek gerekiyor. İkinci olarak çocuğun kendi başına bir şeyler yapabildiğini görebilmesi ve ebeveynlerin buna alan tanıması öz güven gelişimine yardımcı oluyor. Çocukların öz güven geliştirmelerinde önemli olan noktalardan biri de sağlıklı içsel diyalog kurabilmeleri. Örneğin çocuk başarısız olduğunu dile getirdiğinde ebeveynlerin çocuğa yönelttiği 'Sana başarılı olmadığını düşündüren nedir?' gibi sorular, çocuğun kendisi hakkında daha sağlıklı çıkarımlar yapmasına yardımcı oluyor.
Aile İçinde
Koruyucu Faktörler: Güven verici tutumlar, sağlıklı sınırlar ve kurallar, stabil ve tahmin edilebilir ebeveynlik tutumları, destekleyici bir yapı, açık ve net beklentiler.
Risk Faktörleri: Ebeveynin psikolojik problemlerinin olması, ebeveyn-çocuk çatışması, istismar, ebeveynlerin kendi içinde çatışması, boşanma, güvensiz bağlanma.
Okul ve Çevre İçinde
Koruyucu Faktörler: Danışabilecek birine sahip olmak, akranlarla kurulan sağlıklı ilişkiler, okul içinde sosyal gelişimi destekleyen aktiviteler olması.
Risk Faktörleri: Dışlanma, stresli olaylar, zayıf akademik başarı, düşük sosyo-ekonomik düzey, zorbalığa maruz kalmak.
Bireysel Düzeyde
Koruyucu Faktörler: Yüksek öz güven, güçlü duygu düzenleme becerisi, sağlıklı baş etme mekanizmaları.
Risk Faktörleri: Düşük öz güven, yüksek kaygı seviyesi, utangaçlık, zayıf sosyal beceriler, güvensiz bağlanma.
Çocuklarda da tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi uygun bir tedavi sağlayabilmek amacıyla ilk olarak normal ve normal dışı davranışların belirlenmesi gerekiyor. Psikolojik bir problemin var olup olmadığını anlamak amacıyla davranış modelleri 4 ana başlık altında inceleniyor:
- Normalden sapma: Bu terim yaygın olandan ve toplumda normal kabul edilenden farklı olan düşünceleri, duyguları ve davranışları açıklıyor. Örneğin; sosyal kaygı yaşayan bir çocuk sadece utangaç değildir. Sürekli olarak başkalarının onun hakkında ne düşüneceğinden endişe duyar ve sosyal ortamlardan kaçınır.
- Aşırı kaygı, keder ya da acı duyma: Bu semptom, psikolojik bir problem sonucunda kişinin kendisinde ortaya çıkan olumsuz duyguları ve çevresindeki insanlarda görülen huzursuzluk ve rahatsızlık hissini açıklıyor. Örneğin; depresyon deneyimleyen bir çocuğun yaşadığı durum, sıradan bir üzüntü hali değildir. Çocuk hobilerinden, okula gitmekten, arkadaşlarıyla vakit geçirmekten zevk almamaya başlar.
- Fonksiyon bozukluğu: Bu başlık, var olan problemlerin kişinin günlük hayatını ne kadar etkilediğini ifade ediyor. Psikolojik problemlerde semptomlar genellikle kişinin günlük işlerini başarılı bir şekilde yerine getirmesine engel olur. Örneğin; sosyal kaygı ile baş etmek zorunda kalan bir çocuk sınıfta bir soruya cevap vermek ya da arkadaşlarıyla birlikte yemek yemek gibi aktivitelerden kaçınır.
- Tehlike arz etme: Bu başlık, kişinin kendisini veya başka birini zarar görebilecek bir duruma sokma riskini açıklıyor. Örneğin; insanlara ve hayvanlara karşı saldırganlık, mülke zarar verme, hırsızlık ve ciddi kural ihlalleri çocuklarda davranış bozukluğunun başlıca işaretleri.