Başkalarının bizimle ilgili ne düşündüğü konusunda zaman zaman gereğinden fazla endişelenebiliyoruz. Özellikle yeni biriyle tanıştığımızda onun bizi, bizim onu sevdiğimizden daha az sevdiğini düşünme eğiliminde olabiliyoruz. Fakat yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yeni tanışan iki kişi aslında birbirlerini tahmin ettiklerinden daha çok seviyorlar.
Etrafımızdaki kişilerin bizi aslında gerçekte olandan daha az sevdiğini düşünmemiz “sevme uçurumu” olarak tanımlanıyor. Sevme uçurumu, karşımızdakiyle etkileşim halindeyken sürekli olarak bizi nasıl değerlendirdiğini düşünmemiz sonucunda ortaya çıkıyor. Yapılan bir araştırma, bu sevme uçurumu olgusunun hayatımızın hangi döneminde oluşmaya başladığını inceliyor.
Yapılan çalışmaya göre, sevme uçurumu 5 yaşından küçük çocuklarda görülmüyor. Yani çocuklar, etraftakiler tarafından nasıl algılandıkları ve değerlendirildikleri ile ilgili endişelere 5 yaşları civarında sahip olmaya başlıyorlar. Bu bağlamda, çocuklar 5 yaşından itibaren dışarıdan daha olumlu algılanmak adına iyi ya da güzel sayılabilecek eylemlerde bulunmaya çalışıyorlar. Öte yandan, bu çalışma sevme uçurumunun 5 yaşından 11 yaşına doğru büyük bir ölçüde arttığını gösteriyor. Çocuklar bu yaşlardan itibaren çevrelerindeki kişilerin kendileri hakkındaki düşüncelerini sorgulamaya başlıyor. Bu da bize çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinin aslında hem çevremizdekilerle olan etkileşimimizi nasıl etkilediğini hem de bu etkileşimden ne denli etkilenebildiğini gösteriyor.