Yakın hissettiğimiz kişilerle paylaştığımız deneyimlerin bize iyi geldiği biliniyor. İyi haberleri bir yakınımızla paylaşmak, hayat doyumumuzu ve olumlu duygularımızı artırıyor. Romantik partnerle paylaşılan yenilikler de benzer şekilde ilişki memnuniyetiyle olumlu yönde ilişkili. Peki, yakın ilişki kurduğumuz kişilerin herhangi bir sözlü veya davranışsal iletişim kurmaksızın sadece fiziksel olarak yanımızda olması tecrübeleri algılayışımızı değiştiriyor olabilir mi? Örneğin; bir filmi izlerken yan koltukta oturan romantik partnerimizin varlığı, hiç konuşmamamıza rağmen sadece bu deneyimi onunla paylaşıyor olduğumuz için filmden aldığımız keyfi artırabilir mi? Yapılan bir çalışmada, tüm katılımcılara rastgele fotoğraflar gösteriliyor. Fotoğraflara bakan katılımcılardan bir kısmının yanında yakın olduğu birisi, bir kısmının yanında ise bir yabancı yer alıyor. Bazı katılımcılar da fotoğraflara yalnız başınayken bakıyorlar. Sonuçlara göre, fotoğraf sahnelerine yakın olduğu birisiyle beraberken bakan kişiler yalnız olan kişilere göre bu fotoğrafları daha çok beğeniyor ve daha gerçek buluyor. Aksine, yanlarında yabancı birisi olan katılımcılar, bakarken yalnız olan kişilere göre daha az beğeni ve gerçeklik hissi dile getiriyor. Sıradan bir anı dahi sevdiğimiz birisiyle birlikte deneyimlemek o andan daha fazla keyif almamıza sebep oluyor. Bunun arkasında yatan sebepler 3 farklı şekilde açıklanıyor. İlk olarak sevdiğimiz kişiler için daha yoğun bir empati duygusu hissediyoruz ve bu kişilerin aldığı keyif bizim tecrübemize de yansıyor. İkincisi, sevdiklerimizin yanında hissettiğimiz güven ve huzur sayesinde tüm bilişsel kaynaklarımızı yaşadığımız ana yöneltmemiz kolaylaşıyor. Son olarak, sevdiğimiz biriyle aynı anda aynı duyguları ve düşünceleri paylaşıyor olmak tecrübelerimizi daha gerçek kılıyor. Bu da gösteriyor ki, sevdiklerimiz sadece yanımızda olup deneyimlerimizi paylaşırken bile bize iyi geliyorlar.