Mastürbasyon ya da diğer bir adıyla onanizm, kişinin cinsel bölgesini genelde eli ile uyararak orgazm olması olarak tanımlanıyor. Tarih öncesi çağlarda mağara duvarlarında mastürbasyonun tasvir edildiği, insan dışında birçok türün de -köpek, geyik, gergedan gibi- mastürbasyon yaptığı biliniyor. Hatta Mısır mitolojisinde evrenin, Mısırlıların ana tanrıları Atum'un mastürbasyon yapması sonucu dağılan spermlerinden oluştuğuna inanılıyor.
Peki günümüze gelirsek, mastürbasyon bizim ne kadar hayatımızda? Yapılan bir çalışma partnerleriyle girdikleri son ilişkide, erkeklerin %85'inin, kadınların ise %68'inin orgazm olduğunu gösteriyor. İlişki içerisinde orgazm olma oranı kadın ve erkek için bu derece farklıyken, mastürbasyon sırasında bu oran birbirine oldukça yaklaşıyor; kadınlar için %94'e çıkarken erkekler için de %98'i buluyor.
Sizce neden kadınlar partnerleriyle yaşadıkları seks deneyiminden kendi başlarınayken aldıkları tatmini alamıyorlar?
Türkiye'de, ne yazık ki, cinsellikle ucundan kıyısından alakalı bulabileceğimiz tek eğitim kadın ve erkek üreme organlarının adlarını ve bunların nasıl döllenme oluşturabileceğini öğrenmekten ibaret. Fakat cinsellik eğitiminin verildiği yerlerde de klitoristen pek bahsedilmiyor. Kadınların %86'sı ise mastürbasyon sırasında içinde klitorisi de bulunduran dış genital bölgeye odaklandıkları söyleniyor. Erkekler için mastürbasyon sırasında en iyi yöntemin penisin vajinanın içine giriyormuş gibi hissettirdiği hareketler olduğu bilinirken kadınlar için mastürbasyon partnerle ilişkide sağlanan uyarılmadan farklı olarak klitorise odaklanıldığında gerçekleşiyor. Fakat kadınlar genellikle partnerle ilişki sırasında kendi tatminlerinden ziyade cinsel birleşmeyi önceliklerine alıyorlar. Kısacası; kadınların ilişki sırasında orgazm olma oranları, partnerlerinin yaşattığı cinsel uyarılma, mastürbasyon sırasında kendi kendilerine deneyimlediklerine ne kadar benzerse o kadar artıyor. Bunun yolu da partnere nelerin uyarılmayı sağladığını anlatmaktan/ ilişki sırasında bunu belli etmekten geçiyor. Kadının seks hayatını anne olmak, çocuk yapmak ve hatta "kocasını tatmin etmek"ten ibaret zanneden ve bunlara indirgemeye çalışan bir toplumda bir kadının ilişkisinde bunları açıkça konuşabilmesi zorlaşıyor. Hatta bunun sonuçları kadının cinsel hayatından suçluluk duymasına kadar gidebiliyor.
Bir sınıftan toplanan veriler, sınıftaki kadınların %89'unun mastürbasyon yaptığını fakat neredeyse üçte birinin bundan suçluluk duyduğu belirtiyor. Kadınlar, bu duyguya mastürbasyonun partnerle ilişkiye girmek kadar normal bir deneyim olduğunun bilinmemesinin ve büyürken onlara kimsenin bu konulardan bahsetmemiş olmasının sebep olduğunu düşünüyor. Bu noktada otorite figürlerinin bu konudaki tavırlarını da es geçmemek gerekir; 18. yüzyılda insanlara mastürbasyon yaptıklarında ellerinde siğiller çıkacağı söyleniyordu. Akıl hastanesinde hastalarının mastürbasyon yaptığını gören doktorlar, onların sahip oldukları mental rahatsızlıklara mastürbasyon yapmalarının sebep olduğunu düşünüyorlardı. Günümüzde ise sonu orgazm ile biten mastürbasyonun böyle sonuçları olmadığını hatta tam tersi olumlu etkileri olduğunu biliyoruz. Örneğin, mastürbasyon kalp-damar sağlığını güçlendiriyor, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacak nörokimyasalların salınımını sağlayarak daha iyi uyumamıza yardımcı oluyor, ve kişinin kendi ihtiyaçlarını anlayarak daha iyi bir seks hayatına sahip olmasına neden oluyor. Erkeklerde eskimiş spermi atarak sperm hareketsizliğini azaltıyor ve prostat kanseri olma riskini düşürüyor. Kadınlarda ise vajina, rahim ağzı ve rahmin durumunu hamile kalmaya daha uygun hale getirerek doğurganlığı arttırıyor. Ayrıca hem kadınlarda hem erkeklerde genital bölgenin kaslarını güçlendirerek, cinsel aktivitenin daha uzun yıllar devam edebilmesine yardımcı oluyor. Kadınlarda mastürbasyon sıklığı ile ilişkideki cinselliğin sıklığı arasında pozitif bir ilişki bulunuyor.
Umuyoruz ki mastürbasyonun bir partnerle ilişkiye girmek kadar normal olduğunu anlayabilir ve bunun bir sonraki adımı olarak da kadınların da mastürbasyon yaptığı, orgazm olduğu gerçeği ile yüzleşebiliriz.
